Gidenlerin ardından
gidecek derman kalmadı
Çatladı ruhumun
derman damarları
Bu gece ruhta
tende bende kaldı
İndirip gönül bezimi göklerden
Sarıp kelimelerin özüne
Dokundum yüreğime
Biraz ıslanmış
Biraz yaşlanmış
Ben senden gül olmanı
gül kokmanı istemedim
Ellerin dokunsun istedim
yüreğime
Beraber yanmak istedim
Aynı boyun büküşün iki çocuğu
Az kaldı…
Gözlerini açıpta merhaba diyeceğin dünya, hayallerini kurupta mutluluklarını mutlu ettiğin dünya değil kızım. Gök mavi, deniz mavi diye kandıracaklar oysa ki ne ağaçlar yeşil, ne de insanlar ak kızım. Küçücük ellerin kocaman dünyalara sarıldığını, kocaman ellerin küçücük hayallerde ısındığını göreceksin. Dünya, sana, sen doğmadan anlatılan masallar gibi değil kızım. Ne prensler gezer beyaz atlarının üstünde ne de prensesler bekler bir buse için prensleri altın kaplamalı şatolarında. Herkes kendi türküsünün notalarında hisseder hayatı. Kimi misket hüdayda da kimi gesi bağlarında. Kimisinin bir türküsü bile yoktur, her türküye nakarat olur kimisi. Dünyamın şairleri erken ölür kızım, şiirler yetim doğar bu topraklarda. Sen aman uzak dur kızım dokunma ne şiire ne notaya. Durduk yere nedendir bu mektup bilmiyorum, ben seni yeminler olsun 30 yıldır seviyorum…
Bütün yönler karalara bütün yollar kuyulara çıksa da sen heybende en ecla yıldızları taşımaktan geri durma. Bir değil bin balığın karnında da olsan ümitsizliğe kapılma. Al dudaklarından dökülen ak dualar yetişir imdadına. Sabır ile yıkan dua ile giyin. Burası Babil’in asma bahçeleri değil kızım. Burası çözersen oyunu, cehennemin sonu.
Yollar kan revandır, sokaklar irin kokar. Herkes avcıdır burda herkes av. Zırhını giyinmeden çıkma yollara. Ve böylesi bir dünyaya gelmene vesile oldu diye kızma babana. Yerden kin fışkırır, gökten nefret yağar. Yürümekte işe yaramaz buralarda uçmakta
Susmak mı lazım/acaba...
Zaman büküldüğünde
İç içe geçtiğinde evrenler
Bir arada olduğunda benler
Sıyrıldığımda yanlızlıktan
Uzaklaştığımda korkulardan
En kutsi özlemlerdendir
tüm hücrelerde hissedilen
En onulmaz yara
en dermansız derttir aşk.
Her şeyi
ama herşeyi sürgüne gönderip
Geleceksen avuçlarında ateşlerle gel
Padişahsın bilirim
kapıda kul olda gel
Körsen
ve muhtaçsan Yusuf’un gömleğine
Bülbülsen
Hacıbayram’da kanadı kırık
Tanıdık iki kuş
Hesabı verilmedik
Bir cuma vardır ömrün önünde
Teneşirde bir ölü
Her neme sarkan
Sen Ömer’in hikayesini bilir misin?
Bir ahın binlerce kez devirdiğini yüreğini
Körpecik dimağında yanan ateşleri
Ateşleri körükleyen düşleri bilir misin
Sen Ömer’in ak bir sevdanın peşinden
Ömür de geçer / Kaybolur
Başka bir zamanın yokluğunda bulurum kendimi
Sahiplenilmedik dertler
Yoluma düşer
Ben bana kussede
Alırım acıtacagını bile bile yüreğime...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!