Geldim gidiyorum işte
Çarparak yüreğimi en derin yaralara
Geldiğim gibi gidiyorum
Bir ruhsuz beden bir kansız ten
Giderken harabe evlerin arasından
Çocukluğumu gençliğimi eziyorum
Leyley-i kadir olmalı bugece
Gece uzamalı
Yüreklerde cehennem ateşi
Dudaklar şükre kanmalı
Bir taş altında dirilmeli birler
Avuçlarda dua parmaklar yakmalı
Cemreler toprağa değil
Yüreklere düşer bu mevsimde
Bu mevsimde yalnızlığı
Yalnızca yağmurlar örter
Bu mevsimde
ölümlerde güzeldir
Gece yaman geliyor üzerime
Ve ben
İdam mahkumunun
Ölüm anını beklediği gibi
Bekliyorum geceyi
Yüreğimde ince bir sızı
Hayallerim yetim kaldığından beridir
Kimliksiz yalnızlığımın soğukluğunda
Çiğ taneleri düşürdüm
doğmamış sabahlarımın yok günaydınlarına
Yollar üşüdü, yolcu üşüdü
Nedenleri boğdum
Ve niçinleri astım
Ve niçinleri niçin astım diye
Sormadım kendime
Ve Sormadan önce
Nasıl kıydım diye kendime
Siyahı gözlerinde tanıdım
Nisandan bir gündü
Daldım içine aşkı gördüm
Her şeylerin ardına ümidi koydum
Yürüdüm yolunda güller gördüm
Derin gecelerde bir mum yanar
ruhumda
Takılırda gözlerim ayıramam
Konuşur gibi alevi başını sallar
Ta ki sabahlara kadar
Susmak mı lazım/acaba...
Zaman büküldüğünde
İç içe geçtiğinde evrenler
Bir arada olduğunda benler
Sıyrıldığımda yanlızlıktan
Uzaklaştığımda korkulardan
İndirip gönül bezimi göklerden
Sarıp kelimelerin özüne
Dokundum yüreğime
Biraz ıslanmış
Biraz yaşlanmış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!