Üç günlük dünyanın ne delisi olabildi ne velisi. Saçma sapan adımlardan oluşan kafiyesiz yürümelerle geçiyor ömrü.
Burası son
Burda da yokum
İstersen açma gözlerini
Ya değiştir yada öldür hayallerini
Gecenin kırmızında uyanma
Rengi yok bu mevsimin
Bilinmiş bir beyaz olur belki
bütün düşenler
Bilenmiş bir zaman içinde
Evvel zaman içinde
Evler zaman içinde
Duvarsız hapislerin talihsiz
mahkumuyum
Üç heceye sıkıştım yıllardan beri
Bahtı kara garip bir kulum
Üç heceye vuruldum yıllardan beri
Bizki zemheride vurgun yemişiz
Umutlarımız buz bağladığından beridir
kangren olmuş bir istikballe
yaşanmaz deyip
hayatı dört bir yandan kesmişiz
olurda ateşler bana
cennetler ona düşerse
halimden haber vermeyin
ödemiştir hesabını
safasını bölmeyin
duyarsa duramaz oralarda
Bana onun ağlayan yanını getirin
Hissetmediği duyguları
Bakmadığı bakışları
Dökmediği yaşları getirin
Zülfünden iki teli
Bahçesinden dikeni
Dört güne ne sığar
İki göz, küçük bir yaş
Soluk almaya bile yer kalmaz
Bir bebeğin ağlaması üç yıl
Bir mevsim üç ay
Dört güne acep ne sığar
Cemreler toprağa değil
Yüreklere düşer bu mevsimde
Bu mevsimde yalnızlığı
Yalnızca yağmurlar örter
Bu mevsimde
ölümlerde güzeldir
Ölüm kalım tahtasına
Uzandık boylu boyunca
Kara kefen üstünde
Bir müselles bulduk
dedelerden yadigar
Ellerimizde ikişer misket birer fındık
Çırılçıplak bir fırtınaya tutuldum
Dört atım şahlandı
Altı ülkem kayıp
Siyah ipliklere dizili
Beyaz boncuklarım döküldü
Kan çekildi benzimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!