babil’in değil asma bahçeler
eyyubdaki yaralar
eyyub’un değil
gönlün sırça köşküne yakub’un ağıdı girdi
aslında görmeyen şuayb değildi
Azrailin urganı boynumda geziyor
Darağaçları gözlerimin önünde
Sağımdan solumdan ölüme koşuyorlar
Tabutlar kabirler gözlerimin önünde
Geride yığın yığın hatıra birikmiş
Bir ağaç gölgesi
Bir yudum su
Bir çift el
Layık değilmi benim saçlarım okşanmaya
Bir kış
Bir kar
Ağladık
Ağıtlar yaktık
Gözlerimizden yığın yığın betonlar aktı
Yüreğimizden
taze ceset kanları
Sallandık
Garip bir sancı
Yüreğimi sardı
Korkuyorum
Sızlıyor canım
Titriyor kanım
Ziyanı yok
Yeniden eşelenir toprak
Yeni yetme bir fidan dikilir
Dallarına bezler bağlarız
Her düğüm bir inilti olur
Her dua bir son
Belliki sende sevmişsin arkadaş
Seninde nazenin yüreğinde nar-ı beyza
Ve kalınlaşan ızdırab çizgileri alnında
Belliki sende beklemişsin sevgiliyi
Alacakaranlığında mehtabın
Senelere yükledim gözyaşlarımı
Gözyaşı tanelerinde gurbet saklı
Yüreklere yükledim ayrılıkları
Ayrılık rüzgarında kavuşma saklı
Sabır vagonlarına vagonlar eklendi
Duvarları buğdaydan evi
Gece kondurmuşlar Ankara’nın girişine
Anamın sırtında eski bir fistan
Yakası yırtık bir mintan taşıyor babamı
Evin arkasında koca koca taşlar
Kaç pazarını yedi babamın bilmem ki
Ne yağmurlar özgür
Ne kelimeler
Yağlı bir rüzgar boynuma dolanır
dudağıma uğrayacak son söz
Nerdesin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!