Akşamlardan bir akşamdı
Sıradandı
Soğuktu
Bir çay bardağında eritmekteydim
kendimi
tüketmekteydim
sen ateş nedir bilmezsin
bu yüzdendir ibrahimlere yabancı kalışın
kuyuları tanımazsın
yusuflara uzaksın
erguvan kokulu bahçelerde
dert nedir bilmezsin
Her gün her insan oluyorum
Tutamıyorum BEN’in elinden
Altı yön, oniki gezegen
Ağrıyan bir hayal
Sızlayan bir düş
Rengini yitiren yalnızca gözlerim değil
Taşlar yıkıldı
Oyun bozuldu
Soğuk bir yağmur
Şimşekler çirkin adam sesi
İpleri elimde
Uçurtmalarım nerde
Bebektik
Haberimiz yoktu olup bitenden
Sevinçten
hüzünden
El üstünde tutulur
beşiklerde sallanırdık
Rüzgarsız da uçarmış
Sahipsiz bir Erzurum gecesinde
Dökülmedik gözyaşlarını silen
Çıtası kırık ıslak bir mendil
Sevgilinin huzurunda bağlanan bir dil
Palandökende kardeşinin eriyen tenini yorgan yapan kar
Sıkı sıkıya kapattım gözlerimi
Ağlamak yok diyorum
nefeslerime saklıyorum hıçkırıklarımı
Vuruyorum herşeyii vurabildiğimce
Ölenlerin üstüne ölmeyenleri örtüyorum
Teselli arıyorum üç beş şiirin
geç fark ettik birbirimizi geç
hadi alelacele geç
uğramadan
uğraştırmadan geç
adını duyardım
o zamanlar ki
Ben istemedim ki bu dünyaya gelmeyi.
Büyümeyi ben istemedim
Gökyüzüne saldığım uçurtmayı
indirmeyi
ayçiçek saplarından yaptığım
oyuncak atları
Ard arda açtığım bu kaçıncı kapı
Ellerin diyorum Şefkatin
Hangi kapının ardında saklı
Sırtımda hayal meyal eski bir hüzün
gözlerimden düşenlerde ağardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!