Bizden şiir bekler kuşlar, kediler.
Gidip birkaç kilo şiir tutmalıyız.
Şöyle bir açılalım denize senle hele,
Ben kürekleri çekeyim sen ağları çek derinden.
Bize bir kayık lazım bu gün, ikide kürek.
çekirdek çıtlatır gibi çıtlattım durdum adını parkta kuşlara
koca bir paketi bitirmişim haberim bile olmamış hiç
herkes çoktan geçmiş gitmiş, dönmüş kavşaktan köşeyi
bense kalakalmışım hep aynı yeşilde
düştüm düşeli aşka, hep başka başka bakıyor gözlerim
bir sigara yakıyorum elimde, elim belimde
Neden bırakıpta gidiyorsun beni her akşam hep aynı merakta.
Sorarım sana,
Bir güne bir gün düşündün mü hiç ne yapar bu adam diye, gece vakti bu soğukta bir başına, o buz gibi merakta?
Hiç geçmiyor havâdisin bu güzergahtan yine de beklerim bilirsin geçecek diye.
Ne olurdu sanki beni de alsa da, götürüpte senin kapının önüne bıraksa.
Seviyor musun diyorum cevap yok.
Kirlenmişti,
Yıkadım, sıktım suyunu yere.
Çırptım çırptım.
Güzelce astım balkomdaki ipe.
Kurusun deyi.
Havalar da iyice serinledi bu günlerde.
Bir çiçek göremez oldu gözlerim sokakta.
Bir yeşil yaprak, bırak çiçeği.
Bu mevsiminden değil, bu başka başka bir başka.
Öyle meşgulüm ki güzelim, öyle müşkül her lafım, kıymık, şarapnel dört tarafım.
Aştı boyumu, bu mevzi diye mezar mı kazmışlar bahçeye?
Topraktan başka hiçbir şeyi göremez oldu gözlerim.
Kafesteki kuşta mutlu zanneder kendini kafesinde.
Ah garibim!
Bir avuç yemle ferahlatır gönlünü.
Demir bir pencere bulup tüner de,
Kenarında serinletir içindeki yangını.
Neşelenir sahibide o ötünce,
Kaleminin ucundan kan geldi usta, öyle şeyler yazdı ki anlat desen anlatamam. Sence kanser olabilir mi?
Televizyonda, sokakta insanlar görüyorum, hepsi kana susamış sanki. Kendimi nasıl tedavi edebilirim?
Bazen söndüremiyorum şu yanan közleri, durduramıyorum içimden geçen sözleri.
Geçende "kardeşiz" dedim, tedaviye ihtiyacım olduğunu söyledi biri.
Öfkeyle parlıyordu gözleri.
Ne yapsam da anlatabilsem kendimi?
Yağmurlarla yüklü bir yorganın altında sakladı kendini sana bu fâhişe.
Gel de parselle, zaten ne işe yarar ki çorak toprak.
Santim santim belle gelde, tam otuzbeş dönüm arâziyim.
Arala kollarının arasını, arala sevgilim, sarılalım da başlasın tepeden tırnağa bütün âzâlarımız, şu şatafatlı nümayişe.
Dudaklarım merdümgiriz, ne susar ne konuşur.
Ellerim titriyor bir açlığın şehvetiyle, incitirlerse sehven seni, ellerime buselerin ile eziyet et.
Karnı doyunca mutlu olan çocuklar,
Farklı bir mûziplik yaparlar ya, hani ansızın.
Genzimize kaçırırlar bir yudum çayı,
Püskürür ne varsa ağzımızdan, burnumuzdan,
İçimizdeki kinle, kederle birlikte.
İşte ancak öyle,
Kafesteki kuş da mutlu zanneder kendini kafesinde.
Ah garibim!
Bir avuç yemle ferahlatır gönlünü.
Demir bir pencere bulup tüner de,
Kenarında serinletir içindeki yangını.
Neşelenir sahibi de o ötünce,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!