Bedrettin KELEŞTİMUR
GAZETECİ-YAZAR
ELAZIĞ
1956 Tarihinde Ağın’da(Elazığ) doğdu. İlk, Orta ve lise öğrenimini Elazığ’da tamamladı. 1977’de, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. 1992’de lisansını tamamladı.
1974 yılından itibaren basın hayatının içerisine girdi. İlk yazılarına Türkiye’nin en eski ve istikrarlı olarak devam eden günlük Turan Gazetesinde başladı. Bilahare Elazığ’da yayınlanan günlük Nurhak Gazetesinde uzun süre köşe yazıları yazdı. 1997 Ekim Tarihinde Elazığ’da günlük olarak ya ...
BİR SESSİZ GEMİ!
(Şair merhum Mehmet Bedri Yücesu’ya ithaf)
Bir sessiz gemi
Geçer,
Bu âlemden
Dalgalar habersiz
“Bugün için ne yaptın” sorulacak
Düşün ki, hesap-mizan kurulacak
Gün be gün mahkumusun yüce davanın
Met-cezir elbet bir gün durulacak! ..
‘Baba’nın mirasını kendi varisleri yer
Siyaset ikbalini ilham perileri yer
Bir devri daim dünya, sahneler değişmekte;
‘Değişmeyen taassup..’ kendi kendisini yer! ..
Bu yazıyı kaleme aldığım şu saatlerde, “—Türkçe’nin 7.Uluslararası Şiir Şöleni” Üsküp’te başlamış oluyordu. Türkiye Yazarlar Birliğinin öncülüğünde 1992 tarihinde ilki, Selçuklu Türkü ve Osmanlıya Başkentlik yapmış iki tarihi şehirde; Bursa ve Konya’da gerçekleştiriliyordu.
İki yılda bir yapılan, “—Türkçenin Uluslar arası Şiir Şöleni” şair, yazar ve bilim adamlarımızı; Almatı (Kazakistan) , Aşgabad (Türkmenistan) , Girne (Kıbrıs) ve Akmescid (Kırım-Ukrayna) gibi Türk Dünyasının önemli merkezlerinde bir araya getirerek çok önemli gönül bağları kurmuştur.
Üstat Yahya Kemal Beyatlı anısına yapılmakta olan, “—Türkçe’nin 7.Uluslararası Şiir Şöleni” tabiatıyla, tarihi Üsküp şehrini Türk Dünyasının dört bir yanından gelen şair ve ediplerin kuracağı sofrayla bir bayram havasına getiriyor.
Kimler var bu edebi sofrada. Türkiye’den; A. Ali URAL, Âdem TURAN, Âdem YAZICI, Ahmet MURAT, Ali GÜNVAR, Arif DÜLGER, Bahaattin KARAKOÇ, Turan Korkmaz (Cafer TURAÇ) , Cahit KOYTAK, Cevdet KARAL, Mehmet AYCI, Nilay ÖZER, Nurettin DURMAN, Osman KONUK, Osman ÖZBAHÇE, Ahmet MERCAN, A. Vahap AKBAŞ, Ali K. METİN, Ali AYÇİL, Müştehir KARAKAYA, M. Atilla MARAŞ, M. Önal MENGÜŞOĞLU, M. Ruhi ŞİRİN. Makedonya’dan; Fahri KAYA, İlhami EMİN, Avni ENGÜLLÜ, Fahri ALİ, Esad BAYRAM, Sabahattin SEZAİR, Oktay AHMET, Muharrem YAHYA, Leyla ŞERİF, Nusret Dişo ÜLKÜ. Kosova’dan; İbrahim ARSLAN, İskender MUZBEG, Zeynel BEKSAÇ, Tamer GÜÇLÜTÜRK, Rezan ZİBORÇA, Osman BAYMAK. Ve, Türk Dünyasının kalbi durumundaki diğer ülkelerden; Rüstem BEHRUDİ (Azerbaycan) , Ramiz RÖVŞEN (Azerbaycan) , Fevzi Ekrem TERZİ (Irak) Atamurat ATABAY (Türkmenistan) , Şehribostan GELDİMEMEDOVA (Türkmenistan) , Nazira MATYAKUBOVA TOHTABOYEVNA (Karakalpakistan) , İlya IVANOV (Çuvaşistan) , Azamet YOLDAŞBEYEV (Başkurdistan) , Nasır FEYZ (İran) , Hasan ŞEYDAYİ (Şehram Şeydayi) (İran) , Mahmud DESTPİŞ (İran) , Halil MUSTAFA (Yunanistan) , Rahmi ALİ (Yunanistan) , Sarsekov YARAS (Kazakistan) , Baurcan YAKUP (Kazakistan) , Kamil TOPÇU (Bulgaristan) , Hüseyin Kerim ECE (Hollanda) , Fatih OKUMUŞ (Hollanda) , Emel EMİN (Romanya) , Fazlitdinov Behzod KURBANBAYEVİC (Özbekistan) Mir Aziz AZAM (Özbekistan) , Dilaver OSMANOV (Kırım) , Zakir KURTNEZİROF (Kırım) , Cırgalbek KASABOLOTOV (Kırgızistan) , Rusu VASİLİSA (Gagavuzya-Moldova) , Staev NİNA (Gagavuzya-Moldova) , Harid FEDAİ (Kuzey Kıbrıs) , Firuze MÜSLİMOVA (Tataristan) , Cemaleddin Latiç (Bosna)
Bütün Türk Aleminin kalbi, Evlad-ı Fatihan Yurdunda atması o kadar ihtişamlı ki! .. her şeye rağmen, ‘—21. asır Türk Asrı’ derken yanılmamış olduğumuzu burada bir daha altını çizerek belirtmek isterim.
Anadolu’nun belki de en bahtlı, ‘—şiirin başkenti’ olarak da anılmaya başlanan, Elâzığ’da, 25-27 Ekim 2007 Tarihlerinde yapılan Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarınında ilkini 1992 Tarihinde yapmıştık! .. Ve hele, ‘—Türk Dünyası Hizmet Ödülleri’ töreni bu şehrin ufuklarını bir anda; kâh Yavru Vatana, kâh Evlad-ı Fatuhan Yurduna, kâh Atayurdumuza bizleri taşıyacaktı.
Yücel Çakmak’ın kaleme aldığı, ‘—Ermeni Tehcirinde Bir Aşk Öyküsü Ahçik Romanı’ üzerinde birkaç söz söylemek isterim. A.Hamdi Tanpınar, Beş Şehir isimli eserinde; “—Yemen türküsü ile ona benzer türküler, Anadolu’nun iç romanını yaparlar” derken müthiş bir tesbiti de ortaya koymaktadır. Türküler, Anadolu’nun dilidir! . O dil, hatıraların mahşerinden süzülerek günümüze en berrak bir su serinliğinde akar gelir.
Tokat’ta, Mehmet Emin Ulu’nun kaleminden “—Hey onbeşli, onbeşli” ile “—Niksar’ın Fidanları” türküsü nasıl tarihi belgeleriyle romanlaşarak, 1915’lerin bir iz düşümü olarak hatıralarıyla bizleri başbaşa bırakıyorsa, Elâzığ’da Yücel Çakmak’ın kaleminden ‘—tarihin aynı çalkantılı dönemi’ bir aşk öyküsü ile dillerde söylenen “—Ahçik” türküsü, Anadolu’nun sevda dolu yüreğini kaleme alıyordu.
Romanı, “—olmuş veya olması muhtemel olayların anlatıldığı uzun yazılar” olarak tanımlarız. ‘—Ahçik’ tarihi bir romandır. Bu roman ve dolayısıyla, ‘Ahçik türküsü’ bizleri, tehcir yıllarının Harput’una götürür. Harput’un iç dünyasına bir bakıma taşır. O dünyanın yüreğini, o dünyanın bakışını bütün çığlaklığı ile yansıtan bir aşk hikayesidir bu! O hikayede, Anadolu insanını bütün karakter çizgileriyle bulmanızda mümkündür. Romanın akıcı üslubunda, ‘—aşkın fermanını’ okurken, Anadolu’nun sevgi ikliminde de yürümeniz mümkündür.
Bizler, Ermeniler için, ‘—milleti sadıka’ dedik. Ta, Tuğrul Bey zamanında tarihin en acımasız Rum katliamından kaçan ermeniler Türklere sığınıyorlardı. 6 asrı bulan Osmanlı idaresi altında, Harput’ta olduğu gibi huzur ve mutluluk içinde hayatlarını idame ettirdiler. Osmanlıya sonuna kadar bağlı kaldılar, Osmanlının bir parçası anlamına gelen, ‘—milleti sadıka’ dedik.
O sadakati kimler bozuyordu, başta Fransızlar olmak üzere, kendi sömürgeci emelleri doğrultusunda en adiyane bir şekilde, ‘—Büyük Ermenistan’ sözü vererek aldatan batı, onun vahşi yüzü oluyordu. O yüz hala, Hınçak, Taşnaksyon gibi gizli örgütleri besleyerek, Asala ile, PKK ile günümüze ‘—kanlı sabotajlarla’ taşıyan batının değişmeyen emelleriydi.
Ben isterim ki, bu romanla birlikte, ‘—ermeni tehcirini…’ konuşalım, batının ‘—soykırın iddialarına’ koyduğu, hiçbir zaman demokratik olmayan utanç verici ‘—yasakçı’ akıl almaz, söz dinlemez, orta-çağ huyunu 21. Asra taşıyan ‘—giyotinci’ intikam dolu tavrını konuşalım.
Sırp vahşeti kan kusuyor Bihaç’ta
İnsanlık ‘çarmıha gerilmiş’ haç’ta
Yine o akıl almaz çılgınlık;
Akıllara ders olmaz mı Mohaç’ta..
Gözlerimin içine baka baka kin kusan
Yunanlının yaptığı gururuma dokundu
Dalgaların çarptığı Kardak Kayalıkları
Ezeli mirasımın nakışına dokundu…
Yesi,
Türkistan Şehri!
Resulün izinden yürüyen
Bir büyük Veli,
Ahmet Yesevi
Ahmet Yesevi
İlim, müslümanın yitik malı” denildi
Akılsız baş, ‘bedenin hamalı’ denildi
İbret almayana, şu dünya zelil-rüsva
Amelsiz ilim, hiç olmamalı denildi…
Kâinat,
Bir ağaç gibi!
Âdem,
Kâinatın soy ağacı…
Ağaç,
Abi nasılsın beni unuttunuzmu yeni gördüm sizi selam ve saygılar
Bildiğim kadarıyla Elazığlı bir şairimiz.Gerçekten çok kaliteli.Şiirlerinde etkilenmemek mümkün değil.