Bedrettin Keleştimur Şiirleri - Şair Bed ...

Bedrettin Keleştimur

İpekten atlas halı dokunurdu
İpek yolundan tarih okunurdu
Katar katar kervan, mekanı ziynet
O muazzam hayatta doku/ nurdu! ..

Çamur hünerli elde nakışlanır

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

‘Yangın…’ diye bağıran biçare
Almadın ki, zamanında çare
Afet gelip bacayı sarınca,
Aklın başına gelmiş, ne çare…

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Aynı soy ağacından gelmişiz biz
Türk-Kürk ayrımı nedir, bilmeyiz biz...

Dinimiz, irfanımız, töremiz bir
Şek ve de şüphe nedir, bilmeyiz biz...

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Bulut bulut aradım gökte,
Dalga dalga nakışıymış meger

Rüzgarlara arkadaş,
Yıldırımlar, alkışıymış meğer!

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Kırıldı kabzası, Ortadoğu’nun
Gitti sulhu salah, zulüm kök saldı

Altı asırlık huzurun rüyası
Sökün etti yerini vahşet aldı.

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Türk Dünyasının ilk üniversitesiydi, Ahmet Yesevi Üniversitesi!
Kazakistan’a, 2006 yılında Elâzığ Valisi Muammer Muşmal’ın Başkanlığındaki bir heyetle, Orta Asya’nın parlayan yıldızı Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’e, Türk Dünyası Hizmet Ödülünü vermek vesilesiyle gitmiştik. Tabiatıyla, Anadolu’nun manevi fatihi, bütün Türk Dünyası’nda, ‘—Pir-î Türkistanî’ olarak bilinen Ahmet Yesevi Hazretlerinin Yesi Şehrindeki makamlarını da ziyaret etmiştik. O ziyarette Elâzığ Heyetini gecenin geç saatlerinde Ahmet Yesevi Üniversitesinin kapısında karşılayan o dönem Üniversitenin Mütevelli Heyet Başkanı Namık Kemal Zeybek bizlere iki gün boyunca o kadar doyurucu bilgiler vermişlerdi ki, o gıpta ettiğim heyecanı ve coşkuları hala kulaklarımda çınlıyor!
2006 Yılı Türk Dünyası Hizmet Ödülünün mimarları arasında şüphesiz ki, Kültür Eski Bakanımız Namık Kemal Zeybek ve Atatürk Yüksek Kurum Başkanı Prof. Dr. Sadık K.Tural Hocamızın katkıları takdire şayandır.
Türk Dünyasını, Türklük coğrafyasını tarihi, kültürü, dili ve iklimi ile gönlüne bezeyen Namık Kemal Zeybek, Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde ve Türkistan(Yesi) Şehrinde el üstünde taşınıyordu. Kazakistan başta olmak üzere bütün Türk Dünyası’nın buluşma mekânıydı!
Ne olduysa, 2006 yılının Temmuz ayından sonra oldu. Olanları, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Yönetim Kurulu’nda bulunan Feyzullah Budak’tan dinleyelim; “Biz Sayın Zeybek’le birlikte bu şansı iyi değerlendirmeye gayret ettik. Türkiye Türkçe’sini yaymaya, Müslümanlığı öğretmeye çalıştık; alkol konusunda iyi örnek olmaya çalıştık.. Ancak Sayın Çetin Doğan’ın göreve gelmesiyle öyle uygulamalar başlatıldı ki, öyle garip bir görüntü ortaya konuldu ki, Yesevi Üniversitesi, misyonundan çıktı adeta. Okutulan Yesevilik dersi bile kaldırıldı. Bazı üniversitelerde açtığımız Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri kapatıldı. Yaklaşık 60 lisede kurduğumuz sınıfların çok cüzi miktarlarda olan kaynağı, sırf İlahiyatçılara ders verdiriliyor diye kesildi. Türkî Cumhuriyetlerden öğrenci alımının önüne geçildi. Başörtüsü yasağı getirildi… Bütün bunlar bizim yıllardır orada yapmak istediğimiz hizmetleri baltalamaktan başka bir şey değil. Anlamıyorum ben, Yesevilik dersi nasıl kaldırılır. Kazak toplumunu, Orta Asya’yı ayağa kaldıracak olan Yesevi düşüncesidir.”
İşi ehlinden alırsanız, işi kendilerini bu davaya hasreden yürekli insanların, Yunus yüzlü asrın gönül dervişlerinin elinden alırsanız, ‘—tepetakla gidersiniz’ Feyzullah Budak’ın anlattıkları karşısında, ‘—başımızdan kaynar suların döküldüğünü’ hissediyorsunuz. Öyle bir zihniyet iş başına geliyor ki, 10–15 yıllık emeği yerle bir ediyor. Bir yüce ufku, Türklüğün buluşma adresinin adresine, ‘—simsiyah bir bulut’ bir zifiri karanlık gibi çöküyor!

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Sen sen ol, sözünden dönme
Yüzde doksan içinde kal
‘Dönme’ lik aşkıyla tutuş,
Nasibinden bir de pay al!

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

10 Kasımlar
Tarihin anıldığı gün
Koca Türkü bir daha
Düşüne aldığı gün
Kutlu hatıraların
Emanet kaldığı gün

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur

Rahmetin kaplayınca alem suya gark oldu
Toprağın ana rahminde pınara hark oldu
Taşınca gözesinden pamuk yumağında;
Sular, akışın raksında ışığa çark oldu

Devamını Oku
Bedrettin Keleştimur


O kadar zorki, ‘ayrılık yazısı’ yazmak. O kadar ağır ki, ‘ Çingiz Agamdan’ ayrılmak! Bilirim ve iman etmişimdir, ‘ölüm perde ötesi hakikat’ Ama neylersiniz ki, insanız! Garibi olduğumuz şu dünyada bir alimin, bir abidin ölmesi ne demektir; ‘güneşin batışı kadar zor’
Cengiz Aytmatov ismi, Türk Dünyası’nda bir Ulu Köprüdür! Eserleri 150’nin üzerinde dile çevrildi. Bu nedir? Türk’ü cihana taşıyan bir tefekkür nehri! MANAS YÜREKLİ BİR BAHADIR! Yüreği, bir sevda kalemiydi. Alem, onda Türk’ün ta kendisiydi! Bu alemin bir seyyah-ı fakihiydi! Kominizmanın en hırçın dönemlerinde bile eserlerinde, bu milletin özü vardır, sözü vardır, doğası vardır, yiğitliği, civanmertliği ve belki de en önemlisi; Türk’ün aşkı, o aşkın romanı(hikayesi) vardır.
O, Kırgız Türk’ünün dünyaya akseden aynası olmuştur! Kimliğinin en can alıcı bir zırhı! Eserlerinde, Türk’ün kimliği vardır. O kimlikle var olan ulu köklerine su vermiştir! Cingiz Atam’ın eserlerine bakınız; bazen tarihçidir, bazen hikayeci, bazen dilcidir. Kullandığı en can alıcı renkler, motifler, desenler, çizgiler Ulu Türkistan’ın en âla kök boyasıdır.
Aytmatov, riyasız ve hilesiz saf ve duru duruşuyla, bu milletin özge kahramanıdır. Bu ilkeli ve dürüst insanı 25-27 Ekim 2007 tarihlerinde Elâzığ’da ağırladık. Hala gözlerimin önündedir, Elâzığ Havalimanında uçaktan inişleri; “ağır ağır ineceksin bu merdivenlerden” Bu merdivenlerde bir yürek kıpırtısı vardır. Koca Trükistan’ın uyanışı vardır. O uyanışla, Elâzığ canı yürekren Cingiz Atasını bağrına basıyordu. 15. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları Cengiz Aytmatov anısına yapılıyordu. Elâzığ’da, şehrin ödülü olarak her yıl verilmekte olan Türk Dünyası Hizmet Ödülü, mahşeri bir kalabalıkta, gönül alkışlarıyla Cengiz Aytmatov’a veriliyordu. Elâzığ’da, bir tarih yazılıyordu. Birçok TV kanalı, Doğunun ak yüzü olan bu şehirden canlı yayınlar yapıyordu. Elâzığ’da, artık Elâzığ Belediye Başkanlığının birlikte açılışını, ‘mehterle’ yaptığı bir görkemli parkın ismi, CENGİZ AYTMATOV PARKIYDI! Ve Fırat Üniversitesi’nde bu güzel insana, ‘ilim ve irfan cübbesi’ giydiriliyordu.
O bir MANASÇIYDI! Kırgız Türk’ünün nefesiydi. Türk’ün beyefendisiydi. Yürüyen tarihiydi.Ak saçıydı. Tebessüm eden bilge yüzüydü. Zorlu Geçit, Yüzyüze, Cemile, İlk Öğretmenim, Elveda Gülsarı, Beyaz Gemi, Selvi Boylum Al Yazmalım, Gün Olur Asra Bedel, Dişi Kurdun Rüyaları, Toprak Ana, Cengiz Han'a Küsen Bulut, Dağlar Devrildiğinde gibi eserleri Anadolu insanınında hafızasında!

Devamını Oku