Geceleyin gökyüzündeki yıldızları sayarım.
Gündüzleri de
Ağır veya aceleci adımlarla
Sokaklardan geçen insanları....
Yüzlerine bakarım fark ettirmeden.
Dikenli yollarında yürüdüm ömrün,
Yollar, kopuk kopuktu.
Güneşin türküsünü dinledim bir ömür boyu!
Zehirli örümceğin ağlarına takıldığım da oldu,
Yaşamın alacakaranlığında...
Altmışından sonra aşık olmak,
Kırkından sonra
Saz çalmaya başlamakla benzeşir mi?
Bilemem…
Nasıl aşık olmaz insan?
“Çarşambadır Çarşamba”,
Oysa bugün Perşembe…
Oturmuşum evin balkonuna
Karşıda,
Sıcaktan kavrularak bozkıra dönmüş
Küçücük tepeye bakıyorum…
Bir ebemkuşağıdır Karadeniz,
Mordan yeşile,
Pembeden ala.
Kıyıya vurur hırçın dalgalar,
Çırpınarak...
Bir başkaydı
Kış mevsiminin
Tipiye tutsak akşamında
Sana tutulmak…
Yorgun gecelerin ayazını unutmak,
Yitik mevsimlerin ardında…
Cehalet en büyük beladır başa,
Oku, öğren, Hakkın yolundan sapma.
Anlayınca başın vurursun taşa,
Sakın Firavuna aldanıp tapma…
Firavunla şeytan verir el ele,
Bir başkaydı gökyüzünün rengi
Karlı bir şubat gecesinde…
Hava çok soğuktu,
Soğuk,
Kalleş değildi düşman gibi…
Biten bir günün gecesinde,
Derin uykuya dalmak üzere karanlık.
Zaman ilerliyor,
Saatler unutmuş zamanı göstermeyi.
Bilemiyorum neresindeyiz zamanın…
Yalnızca
Türkülerin gizemli nağmelerinde sevdim seni.
Köroğlu Türkülerindeki kükreyişte…
Yemen ağıtlarında…
“Yemen yolu çukurdandır,
Karavana bakırdandır,
Zengin olan bedel öder,
Şairler,tarih boyunca yaşadıkları toplumun sözcüsü olmuşlardır.