Ateş olup kıydın nice masum cana
Yüreğimizi yaktın sen Kartalkaya
Nasıl kıydın altmış bir canı canana
Ocakları söndürdün sen Kartalkaya
Duman çöktü dağa ses sustu derinde
Katran geceler çökerken yine,
bir ses dolandı boğazıma…
Sen miydin?
Yoksa içimde kalan, gitmeyen o yarım ses mi?
Bazen yokluğun gelir kapıma dayanır,
bazen adının gölgesi bile yetmez
Sevdalar biçildi umutlar yerde
Feryatlar tükenmez dağların serde
İkimizde düştük çaresiz derde
Dualar etsek de kavuşamadık
Baharı beklerken kış oldu yuvam
Kaymak lazım kaymak lazım
Kar yağınca kaymak lazım
Mazlum hakkı yiyenlere
Zincir vurup kaymak lazım
Gör ki dünya böyle döner
Gecenin içinde süzülür bir ses
Hüznümü harmanlar yüreğe nefes
Gamla çalınırken mest olur herkes
Kemancı yayında hüznüm var Sunam
Titreyen parmaklar nazik dokunuş
Seni her bitirişimde nefesim kesiliyor
Sen büyükçe içimde kara gözlüm
Gözlerim karanlıklara bakiyor kara gözlüm
Gidişinin mevsiminde ortalık yaz
Bende kış başlıyor kara gözlüm
Sen gelsen bile ben dönemem bitanem
Kapatın kapıları
Hiç kimseler girmesin
Ana ağlayacağım
O yar gelip görmesin
Gizli düştü göz yaşı
Yarın…
Belki güneş doğar, altın gibi sıcak,
belki de gökyüzü kararır aniden,
bir fırtına kopar sessiz şehirlerin üzerine.
Belki bir tiren çarpar tren raylarına,
belki bir otobüs duramaz köşedeki virajda,
Yârim gitti yandı gönül o günden
Küller kaldı sevdamın her deminden
Bir dert aldım kurtulmadım elinden
Gece gündüz içermişim kime ne
Gözümde yaş kalmadı ağlamaktan
sen gidince bilemedim ben kıymetini
ne yazık ki canım gülüm çok geç anladım
dön gel desem dönermısın eskisı gibi
sımsıkı sarılıp canım ayrılmayalım
bilemedim bilemedim ben kıymetini




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!