Rüzgârlar savurur gönül yelkeni
Kırılır dalgalar umut meşkeni
Fırtınalar ömrü yerle bir eder
Kaderin cilvesi sabrı bil diyor
Akar gözyaşlarım çağlayan gibi
Kadim Dostum Şükrü...
Bir zamanlar aynı sokakta yürüdük,
Aynı topun peşinde; toz olduk, ter olduk.
Aynı suyu içtik, aynı derde daldık,
Aynı sofraya oturup, yedik, içtik...
Sen bendin, ben sendim be Şükrü.
Geceler titrerken siyah kara gül
Sessiz bir yakarışla öter bülbül
Köklere işlenmiş hüzünle bürkül
Gözyaşları döker solgun kara gül
Her yaprağın rengi derin bir acı
Yakmış bir sigara dalmış kara kız
Kara gözlerine kan ile dolmuş
Derdin nedir diye sordum kara kız
Yüzüme bakmadan ağlar kara kız
Doğuştan anlına kara yazılmış
Sağlığımda kadir kiymt bilmedin
Ben ölem de karaları bağla yâr
Bir gün bana rahat huzur vermedin
Ben ölem de karaları bağla yar
Gönlüm dertle doldu taşan pınarım
Kara toprak…
Ne çok sır saklarsın altında,
Ne çok yürek gömersin derinlerine,
Ne çok acının üstünü örtersin sessizce
Bir kefen gibi,
Bir anne şefkati gibi
Söyle bana, sevdiğim,
Ey gönlümün şen bülbülü,
Ey fikrimin ince gülü,
Ne oldu sana, sevdiğim?
O siyah saçlara
karlar mı yağdı,
Dağlar bembeyazken donar pınarlar
Ay ışığı düşmez karanlık yarlar
Gönlüme hüzündür esen rüzgârlar
Lapa lapa kârlar yağar Kâhta’da
Soğuk yüreğime işler derinden
Kâirlı dağlar duman duman bürünür
Hazan gelir yüreklerde sürünür
Düşer yola garip gönül yorulur
Ağır yükler omuzlarda vurulur
Nice derviş aşk yoluna diz çöker
Kars elleri ah o buz gibi soğuk diyar
Rüzgâr bile gurbet kokar orada
Dağların sessizliği konuşur geceyle
Yürek donsa da sevda yanar hâlâ
Taş evlerin penceresinde umut tüter




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!