B.
Divân-ı aşka ait kalem açıldığında
Kül yüzlü zamanların sis artığı gözleri
İzliyor sanki beni…
Yalnızca beni değil,
Her yağma sahibine döner.
Bebeklerin açılmamış gözünden
Ev, belki büyük bir kumdan kaledir
Savunmak için silahlar gerekmeyen..
Gün, omuzlara yağan kımıltısız bir ateş,
kaç defa yıkıldın bir taş yığını oldun
kaç defa tamir gördün hangi boş ümitlerle
kaç defa duvarların kahkahayla inledi
kaç defa bir çocuğa yer ayırdın göğsünde
kaç defa yağmur sızdı yorgun çatılarından
kaç defa ayrılığın acısıyla ağladın
Hangi yüzdür geceden sırra akar?
Mavi atlasları söyletmek için,
Donuk ezberli hayal bahçesine.
Sanki ay, tek tarafın ardı değil
Kapılar sanki delil talihime..
İşte kış vakti açan güldeki aşk
Herkes bir şey kurar başkası için..
Aslında bir ayna önünde durup
Gördüğü yalnızca kendi aksidir,
Gerçekse perdeler ardındadır hep.
Ben ayna gördükçe kıran bir deli..
canlı bir ritme kapılmış uzayan
yolu bir fasıla saymakta zaman
değişen gözlerinin kâbusudur
her yasak meyvenin aslında olan
ve kalem...
sessizliği bozduğunda sessizce
suçlu düşlerin yankıları
iner girdaplı kuyulardan daha derine
asla hatırlanmaz batarken gemilerimiz
kumların karıştığı güvercin tüylerine
Karanlık, sessizce sana büründüğünde,
konuşup kendi kendinle
-sanki konuşmak gerçekmiş gibi-
senden kopup gidenleri hatırlarsın..
her sene hepsi birden değişmiş milyarlarca hücre
sana ait değersiz bir sürü eşya
Rüzgar denize doğru yürüdüğünde
Yalnızlıkta bir şeyler değişecek demektir.
Tozlu bir yazdan arta kalmış güneş
Gün be gün çıplaklığını yitirdiğinde,
En azından duru ve tertemiz bir sahil,
Yahut bir süre daha bana kalan gözlerin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!