Güneşin batması çok sayfa alır
İnce bir sesle düşer her yaprak
Boşalan gözlere yollar takılır
Geçilir onca fasıl düş kurarak..
Geri dönmek düne çok sayfa alır
yalandan bozma şehrin kulelerinde tüten
tutarsız ışıklarla düğümlerim heybemi..
deniz yüklü gözlerim sisli umutlarla şen,
tılsımlı rüzgarlardan süzerim hikayemi..
Son şarkı işlenildi beyaz tüller üstüne
Çökmüş buharda çalgıcı eylül kadınları,
Mumlarla danseden sarı maşlahlı gölgeler
Yalnızlığın duyuldu gümüşten adımları..
Bir tutku olmasın diye kaygıyla içtiği,
bil ki gerçek bu satırlarda değil
yine zanlarsa gıyabımda delil
göz ve dil fitne salar duygulara
ama her söz veremez kalbe meyil
Akşam acı bir poyraz esince
Dağlardan aşıp şehre iner kar..
Sis yüklü gemin kalkmadan önce
Korkuyla siner rıhtıma kuşlar..
Artık üşüyen tatlı yüzünde
kalemin mülküne hakimse şiir
sanma yağmayla beyitler tükenir
kaç gazelhanı yarınlarda korur
eskinin aşkları sinmiş bu şehir
hazzı soldukça ateş saçlarının
bir hazan bozgunudur artık adın
gam çöker yokluğunun sahiline
inletir gökleri tutkun ve yasın
Şimdi sabahın taze aydınlığında mahmur,
Kimsesiz boşluğunla suskun ve kederlisin..
Bir kaç demet ışıkla süslü duvarlarında,
Hala eski günlerden izler arar gibisin..
Evet nerdedir şimdi o büyülü akşamlar..
bahçemde sen gidince buruk bir hazan kalır
çehren solar tenimde beyaz hatıran kalır
ekşir şarapla keşfedilen sözlerin tadı
sensiz masamda her yeni lezzet yavan kalır
şiirdir, kalıplardan sızar yalın gerçeğe
her çağrısı bir aşk her sancısı fitne olur
saldırır bir dost gibi geçmiş ve geleceğe
paramparça kalpleri birliğe kavuşturur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!