Yağmurun sesi ve toprak kokusu,
Hızını yitirmiş serin rüzgarda
Kadere baş eğmiş çam ağaçları...
Huzuru bölen bir telefon zili,
Sağnağa dönüşen yoğun ithamlar
Sonbahar serper, yorgun mavilikleri kireç duvara...
(the Fall spreads
a weary blueness
to the whitewashed wall.)
Bayanların tutulmamış günlüklerinde,
ÜÇ'ün turunç olduğu hiç görülmemiştir.
Ama ustalıkla gizlenmiştir bir sürü İKİ
İncecik bir kadın sızar kalbime,
Yüzüme örttüğün kalın geceden.
Öyküsü imâlı birkaç kelime
Makyajı aktıkça utanır benden.
Sen uyuduğunda o kadın kalır.
Bir melek düştüğü zaman işlenir
Ölü istiridye kabuklarına
Kısacık aşklara dair ne varsa.
Sorgulamak kendi acizliğindir,
Sarı yüzlü deniz duraklarında
Köpek heykeli -
Gerçek sanır köpekler
bakıp havlarlar...
Tutku toprağı -
hileyle açan zambak.
Kader mi kader...
Ve dişi aslan -
Son pençeyi indirdi
hiç kükremeden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!