Gidişin beni bitirir,
Sonu olur yüreğimdeki heyecanın.
Söner gözerimdeki ateş!
Bir kıvılcım çakar bedenimden,
İnzivaya çekerim kendimi başka gözlerden...
tüketilen cümlelerden geri kalan
bir hiç!
sorguladığım ben, beni örtüyor
sığlığımda
mazi denilen ayna karşısında,
Unutulmuşluğun hikayesidir yalnızlık;
Boşalan kadehlere mahkum.
Gecenin o yalancı yüzü,
Ve bir yerlerden sesi duyulan o tanıdık melodi…
sessizce çöküyor ağırlığı
kuşların soluğu,
kayıp şarkılara karışıyor.
yüzler asılı duvarlara,
bin yıllık maziyi gizliyor.
seni, sana getirdim.
yanaklarında tuz tadı.
oysa;
dudakların ısırgan otu,
dalar dokunduğu bedeni...
düşlerin takviminde,
saklı
dudak payı..
gel desen gelir mi yaşanan,
yakar mı ateşi?
savruluşumu izledim, geçmiş yazdıklarım da
nerden nereye gelmişim...
ömrüm uçurumlar kıyısında dolaşırken
ben bir arpa boyu yol katetmemişim...
niye sen!
Dalıp gittiğim gözlerin var ya, hiçbir şiir söndürmüyor dalgınlığı. Tarifi imkânsız satır aralarına gizlerken yalnızlığını, bir kez daha dalıp gidiyorum gözlerinin uçurumlarına olan tutsaklığımla...
İçinde büyüyen dünya
Yarınlara koşarken
Gem vurulmaz düşler sağanağına
Yaşamaktır asıl olan yaşamayı
İsteklerinin yaşanması gerekliliği
Son pişmanlıkların fayda getirmediği dünyada
Bitmez dediklerim bitti
Gitmez dediklerimde
Beklenti saatlerine kurulmuş
Sözleri yuvarlıyorum sensizliğe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!