Mızmız eder durursun,
Sabahtan akşama.
Nesi varsa? dünyanın…
Bakınca..
Görmesini bilen gözler, görüyor ya.
Kalbini bozmuşsun sen!
Senin gözyaşların da tuzludur eminim,
Benimkiler gibi.
Ilık ılık akar yüzüne usulca,
Ve hatta, söz dinlemez asidir muhakkak.
Ellerin de, sıcacıktır senin eminim,
Dilime sevdanın türküsü takılmış,
Söylüyorum,sabahtan akşama dek.
Senli, sensiz anılarım geçiyor aklımdan bir de.
En çok, senli anılarımı düşündüğümü fark ediyorum.
Gözlerimden bir sağnak boşanıyor, durduramıyorum.
Gide gele yol ettim kendime,
Sevdanın sokaklarını.
Küçücük, daracık, çıkmaz sokaklar.
Döndüm durdum gece gündüz.
Yine de başım dönmedi hayret!
İnatçılık da var demek serde.
Acemiydi sevmelerim,
El yordamı,
Karanlıkta arıyordum hep aşkı.
Uçmayı yeni öğrenen,
Titrek ve güçsüz,
Bir yavru kuş kanadıydı yüreğim.
Yalanın batsın.
Tanıdım seni.
Sen, yalancı baharsın!
Zamansız çiçekler açtırırsın dallarıma.
Renk renk, pembe beyaz.
Yani şimdi sen,
Beni sevmesen…
Eksilir mi değerin?
Bir yanılgı içindesin….
Akıllım! ...
Bir şey anlıyorsam ne olayım, bu dünyalıların tutumundan.
Vakit geçtikçe belki… diyorum ama yok.
Daha bir karmaşıklaşıyor her şey.
Dibi çıkmış dünyanın, derler ya!
İşte böyle bir şey herhalde.
Sanırım ben, birkaç yüz yıl erken gelmişim buraya.
Seni düşünmek….
Yalnızlıktan üşüyorken,
İnce belli,
Bir bardak çay,
İçimi ısıtan.
Önce dudaklarım yanar belirsiz,
Sandığa kaldırmalı bütün sözleri.
Ve...
Kilit vurmalı bir de üstüne!
Söylenmemiş sözlerin ne anlamı var ki?
Şöyle söz dediğin,
Dolu dolu çıkmalı ağızdan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!