Yaz güneşi göksel şöleniyle,
İstanbul semalarına veda ederken,
Bayrağımın alıyla, ufukta hare hare şekillenen;
Tarihi bir efsanedir, her gün yeniden renklenen!
Birbirinden güzel yalılarda,
Ilık bir sonbahar günü, öğle vakti.
Kalamışa doğru sahil, pek hareketli.
Aşıklar, aileler, seke seke, zıp zıp çocuklar!
Havada simit, kestane ve yosun kokusu var!
İstanbul’un orta yerinde yaz kış yeşil bir orman.
Ağaçlar rüzgârla fısıl fısıl mutluluktan!
Tir tir yapraklar ve salına salına nazlanan dallardan dili,
Ruhu öze çekeliyor aşk perili yelin, sihir mayalayan sesi.
O kadar mutluyum, o kadar mutluyum ki,
Özledim yağmuru!
Duru duru camlara vuruşunu.
İçimdeki huzura dokunuşunu.
Özledim yağmuru!
Çok özledim yağmuru!
Yeni günün her doğuşuna,
Tarih tüten bağrını açışında;
Kar köpüğü bulutlara,
Binbir güllü demetler atıldığında...
Güneşin hayat fışkıran ışınları,
Her baharda, mor tüllü duvaklar takarsın!
Gelin düşlü mahçup yüzünü,
Yakut damlalı erguvanlarla açarsın!
Güz gelince hüzünlü rüzgarlarla gerinip,
Kışkırtıcı renkli, alev tenli yaprakları,
Canımdan koptu, uçtu gitti...
Bakakalmış buğulu gözlerimin ardından,
Göz kamaştırıyordu, seçebildiğim güzellikleri!
Bir yumruk yüreğine sıkışmış,
Saf anne sütü kadar duru, coşkun hisleri,
Şu koşturmaca, kandırmaca...
Uyuşuk döngüyle, değerleri öğüten kavga...
Kaptırdıkça kaptırır, ruhsuzlaştırır.
İnsana özgün zekâ ve ruhu yozlaştırır.
Bir an duralasak da düşünsek...
Botanik bahçesinde gezindiğimiz o dem,
Sevgi ışıkları yayıyordu tabiat!
Her zerrede parlıyordu, tam gücüyle bu nakarat!
Mutluluğu öze kavuşturan, kutsal ve eşsiz bir sanat…
Doğduğun günün sevinci ve sevgisi,
Hasretim yavruma!
İçin için ateşle,
Tüte yana!
Ama, yüreğimde bir öz var!
Çoook uzakta olsa da,
Şiir sayfama yaptığınız her ziyaret için binlerce kez teşekkürler.Duyarlı yüreğiniz var olsun efendim.En derin saygılarımla..