aynur uluç
şair, yazar, ressam, anlatıcı, eczacı... ancak kendisi bu kimliklerin ifade ettiği anlamların sıkıştırılmış kalıplarının ötesinde bir biçimle ilişkileniyor tüm bu alanlarla. “eğer dünya daha yaşanılır bir yer olsun diye uğraşacaksak sanat bir yol, bir araç olmak zorunda. sanat, araya mesafeler girmediğinde hayatın içinde kalır, o yüzden etkin bir yoldur” diyerek anlatıyor sanata bakış açısını. ve ekliyor “sanatçı olmak gerekmiyor üretmek için...”niyet hayatı usulsakin yakalamak ve aynı şekilde doğallıkla çıktığı yerden ifade etme ...
Bahçe kapısı yarı açık kalmış eski bir ev. İçerde nazenin bir şiir gibi uzanan avlu. İçinde say; tam on altı kedi… Birbirlerine sokulmuş, tünemişler köşelerin önü açık, ardı kapalı ekseninde…Öyle ki; tüyün tüye değişindeki sıcacık eğride şekillenen.
-Ahh bir fotoğraf makinemiz olsaydı da şu görüntüyü çekebilseydik. Sonra da makineyi onlara verseydik, ki onlar da bizim resmimizi çekebilsinler.
İki üç adım…Kırmızı mantolu bir kız sokakta. Kiloş etekleri her adımında hafifçe dalgalanırken sanki havaalanından biraz önce çıkmış da etrafına o şaşkınlıkla bakıyor. Öyle ki; bakışları hayatı hep birlikte izlediğimiz bir filme çeviren.
Bir kız gördüm; lunaparkta
Baksam mı, bakmasam mı
Halkalara nişan alıp üçgenleri dağıttı
Yani sakardı biraz
Nasıl kırdınız umutlarımı
Kendinden yörüngeli kalıtım taneleri
Taşımayacağım yeni girişimlerinizi
Üstümden yaptığınız hesapların kalibresini
Tartamayacak bedenim
Tükendim
Babam kalacak sanırdım hep o mola yerlerinde
Çocuk aklımla korkardım
Sanırdım ki
Orada bitecek hikaye
Orada duracak zaman
Öyle olur ya film rulolarında
kuştum
taştım
kamaştım
kuşların kanadı mavi
kalbi nehir olunca anladım
Sessiz kıpırtılar.. Parlayıp sönen bir yıldız, ağlayıp gülen gözler, bir bebek ağlaması.
Ve durdu zaman…
Kulağıma gelen ses yükselirken, son umut yaprağı yere düşerken, dünyayı değil ayı seller götürürken bir işaret: ”sus, sus,sus.”
Bir gün yazar Leo Buscaglia, San Fransisco’da bir kitaplığa girer. Şiir bölümünde bulunan kitaplardan birine rastgele göz atarken bir şiir dikkatini çeker. Şiirleri yazanın adı kısaca Michelle’dir. Bütün gösterişlerden uzak, yirmi yaşında bir genç kız olan Michelle'in yazdığı şiir şöyledir:
mutluluğum kendimde, sizde değil
geçici olabileceğinizden değil sadece
olmadığım birisi olmamı istediğiniz için
düşünme balonları geçiyor sesli cümlelerimden. birbiri içinde, birbiri peşinde, panayır yerinde gibi dans eden baloncuklar. kapsama alanları var; ayrık otu bölgeleri ve de. birisi şarkı söylüyor kulağımda sürekli, "düşünme" diyor nakaratında.
düşünmemenin ne olduğunu düşünüyorum.
çarkları durduran bir nesne olmalı. dişlilerin arasına sıkıştırıverince onu, şöyle bir kalakalma anı.
yamaçları ovdum yönsüz sularla
yüzeylerini sildim paslanmış binaların
parlattım kaldırımları, hohladım
kıvırdım sıktım yanardağları
göz izlerini temizledim dip köşe
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?