Gelecek sözü ağzımdan çıkarken
ilk hecesi çoktan geçmiş oluyor
Sessizlik derken yok ediyorum onu
Hiç sözcüğünü söylediğim an
Sen ne güzel bir hayatsın ey şiir
Sosyolojik açıdan baktığımızda, yalnızca devlet olarak varlık gösteren merkezi bir gücü / erki değil, yanısıra pek çok iktidar çeşitlerinin de ayırdına varırız. Farklı iktidar yapıları ve gruplar, bir yandan kendilerine özgü iktidar ilişkilerini barındırırken, diğer yandan da hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle olan iktidar ilişkilerinde bir sıradüzenini yansıtırlar. Anne – baba, çocuk karşısında iktidar konumundadır. Öğretmen, öğrenci karşısında, patron işçi karşısında vb. Ancak statüler değiştikçe,iktidar konumları da değişir. Örneğin kadın, çalışma hayatına atıldığında erkeğin iktidar çemberini kırar. Ya da çocuk büyüdükçe, yetişkin statüsüyle, anne – babanın iktidar alanını daraltır.
Şair iktidar ağının neresinde? İktidar ağının içindeki şair muhalefeti
"yalnız ses kalır "demişti furuğ sesimdeki anlamı, anlamdaki kapıyı ararken... tam da o zamanda karşıma çıkması tesadüf değildi bu dizenin. şiir akıyordu ama bir yerinde, bir dizesinde birden durdum. diyordu ki "ölmüş bir kuş bana uçmayı nasihat etti" durdum, çünkü bu dizede bir gariplik vardı; şiirlerde böcekler konuşur, sazlar konuşur burada değil elbet gariplik.., o şiir böyle bir şiir değildi. kuvvetle muhtemeldir ki bir kuşu görmüş, dedim furuğ; tam da ölmek üzere olan bir kuşu... bu ölüş ona uçmayı hatırlatmış olmalı. diğer çevirilerine baktım şiirin, farsçam yoktu; türkçelerine, ingilizcelerine baktım. "recommended" diyordu yani tavsiye etti; benim içime sinmeyen ilk çeviride olduğu gibi. doğrusu nedir ararken buldum kanada'dan maryam'ın çevirisini..., "ölmekte olan bir kuş bana uçmayı anımsattı" diye çevirmişti tam da düşündüğüm gibi. sonra furuğ'un kendisi çıktı sanki karşıma ve başka bir şiirinde "kuşlar ölür sen uçmayı unutma" dedi. "ahh! " dedim, "artık bu şiiri çalışmam lazım",,, böyle başladı furuğ'un yoluma ses dökmesi, böyle başladı sesinin rüyalarıma attığı kanca... böyle başladı her şey, rüyasının artık bende sürmesi böyle başladı.
elime ne geçerse bakıyor okuyordum furuğ'a ilişkin. kitaplarının peşine düşmüştüm; tek tek sözcüklerinin. nerede olsalar arayıp buluyordum. ulaşamadığımı bir arkadaşımda buluyor kopyalıyordum arşivim için. tek bir kitap kalmıştı geriye. bir yağmurlu günde kadıköy'de kitabevi kitabevi gezmiştim furuğ'un aradığım kitabı var mı diye... yoktu.,, ayaklarım su çekmişti ama o sularda furuğ yoktu. aradığım kitap nette de yoktu. var görünen sitelerden param iade ediliyordu. o kitap sanki hiç var olmamıştı gitti gidiyor'larda bile gitti gidiyor oldu gelmedi. üşenmedim kalktım yayınevine gittim. dediler; "bir örnek bile yok elimizde." yılmadım, vazgeçmedim. artık evinde olan birisini bulmaktan başka çarem kalmamıştı. bir arkadaşım dedi, "bende var hatırlıyorum kütüphanemde olduğunu." kalktı şehrimden evine gitti. kendi şehrine gitti. aradı, aradı... günler geçti aradı ama orda da yoktu.
bir gün, bir cumartesi galatalı meydan yerinde "kuşlar gibi yalnız anneler"in yanında rastladım bir arkadaşıma. soluk soluğa anlattım kaybolmuş günlerimi; soluk soluğa arayışımı... durdu, gülümsedi. dedi "aynur bende var. ne gün buluşalım vereyim? " yüzümde güller, dişimde inciler açtı.
güneş giriyor parmaklarımın arasından
kedilerin bakışı seni tütüyor
birden
tel tel bölünüyor yeryüzü
diken diken oluyor gülleri aşkın
dağlarla dalaşmayan yollar gibi
dolaşmalı kırlarda
tanımları zorlaşmayan zamanlar
birbirine dil aşmayan aşıklarla yırtmalı
yıllara oturmuş yanıtları tartarken
Günler geçer birbirinin içinden
Sökün eder yazgıların şuh dansı
Hangi akrep yelkovan bilir ki görevini
Kavşaklarda kimindir geçiş hakkı
Büyük kompartıman kısa bir koridorsa
O feci depremin olduğu günün üzerinden sekiz yıl geçti. Her on yedi ağustosta o günü yeniden anımsarız. Ancak, duyarlı çevrelerde dahi yapılan etkinlikler, deprem günü ve sonrasında neler olduğunu yeniden konuşmaktan öteye pek geçmez maalesef. Bir başka deyişle; konu üzerinde konuşur ve konuşmuş olmanın verdiği rahatlamışlıkla hayatımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Oysa geçmiş üzerinden değil, gelecek üzerinden düşünüp bize düşen sorumluluk alanlarının farkında olmak lâzım.
Bu noktada, düşünmeye başlangıç olması bakımından bazı bilgileri hatırlamakta fayda var.
Kaza ölümlerinin % 10’u ilk beş dakika içinde, % 54’ü ise ilk yarım saat içinde meydana gelmektedir. Bir başka deyişle; olay yerinde ilk beş dakika içerisinde uygulanacak etkili bir ilk yardım ile ölümlerin yaklaşık yarısını önleme şansı vardır.
Değil adamlar; Devlet Daireleri’nden gelen zarflar, telefonlar bile bizi ilk duygu olarak hep tedirgin eder. İyi bir şey için aramaz devlet, insanı. Mutlaka bir yanlışınız olmuştur ki arıyor. Bizim eczaneyi telefonla arayan hanım da, SGK'dan aradığını ve kendi adını söyledikten sonra eklemiş: 'Eczacı hanım kaşesini yanına alsın, yarın 803 numaralı odaya gelsin. '
Bunu bana söylediklerinde SGK’dan aranılınca kaşesini yanına alıp Üsküdar Doğancılar’ın yolunu tutmaya alışık her eczacı gibi eczane kaşesini bir naylon torbaya koyup, unutmayayım diye torbayı da çantama anında attım.
Ertesi gün Doğancılar SGK’nın kapısında kimlik teslim ederken görevli, 'Nereye geldin? ' diye sordu. Odalarla ve her bir odada masalarla dolu olan bu binada, tam olarak nereye gideceğini bilen bir eczacı olmanın güveniyle tek defada yanıtladım: '803 numaralı odada Özlem Hanım’ı göreceğim.'
Soyunuyorum usulca tenimden
Küçük kız çıkana dek içinden
(14-09-2005)
Geçmişimi temizlemekten geliyorum
Merdivenler yanımda
Başımda mağrur bir gemi
Dümen suyunda bırakıyorum sintineyi
Edinemediğim dostlukları kurmaktan
Emanet köprüleri yakmaktan
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?
sayin antoloji yetkilileri
Yildizlar kusandik nikli arkadasimizin pasiflendigini dusunuyorum. herhangi bir yanlis davranista bulundugunu dusunmuyorum. bir sebebi varsa aciklama alabilir miyim?