Hani çay bardağından vazo yapar koyardın ya sen,
Çocuk ellerimle topladığım gelincikler yine açtı annem...
O eller şimdi masum değil, yıllar ne çabuk geçti annem...
İyisi mi sen yine tahtalara vur,
İstiyorsan eğer, bir de küfür savur...
Kaldır anasonlu kadehini;
ŞEREFİNE İSTANBUL..!
...zifir gecede rüzgara direnen bir mum kadar yakınsan karanlığa,
ıslığına melodi vermek için üfleyemezsin!
gitmek istersin, yedi tepenin yedisini de aşamadan gidemezsin...
Kalsan şehir çöker üstüne...
...
Ne ojeli tırnaklar, ne bal dudaklar,
Ne de ağdalı sözler...
İlla kî gözler, illa ki gözler...
Hişşşşt...
Sarışınım!
Dip boyan gelmiş...
Salına salına yürüyor kaldırımda,
O vitrin senin, diğeri benim, bir endam bir eda...
Kafası bedeninden ayrılarak öldürülen kızın babasına;
'Kızına sahip çıksaydın...'
Tecavüze uğrayana;
'Açmasaydın...'
Yalnızlıksa özgürlük...
aşk yoksa,
omzuna yaslanan saçları
okşamıyorsa ellerin,
bahçendeki mevsim kışsa,
ve donmuşsa dalında tüm kirazlar...
Güneşe alışık gözler geceye teslim,
Yüzüne yıldızların gölgesi düşmüş
Sözden öte geçmiş söylenecekler,
Şerefine İstanbul!
Oku..!
Ama bildiğini değil...
Dinle..!
Dinlemeden anlamak mümkün değil...
Kapım çalınıyor,
Açıyorum,
Karşımda sen,
Buzun var mı diyorsun
Gülümsüyorsun,
Ben jale, yeni taşındım bu mahale...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!