Bir dünyada bin dünya yaratmışız,
unutmuşuz hangisi düş hangisi gerçek,
masallara inanmışız...
Prensesim;
aldanmışız!
İlkin masumiyeti çaldı zaman,
Sevgiye yanmaz oldu yürekler...
Durduğumuz yer,
Geldiğimiz zaman,
Hepsi yalan!
Bir buseydi alıp götüren,
Sevdalıysan denize ve hayattan her sıkıldığında, kendini onun kıyısında buluyorsan,
ruhun bir türlü tamamlayamadığı eksik olan tarafını arıyorsa,
başının üzerinde uçan o martıyı gör ve kulak ver...
Kanadında sakladığı denizden gelen çağrıyı hisset...
Yüzdürdüğün gemileri yak!
Ve büyük bir keyifle seyret yanışlarını...
Vızır vızır akan trafiğin ta kendisidir hayat!
Ana caddelerin sarmalları, yan yollar; onları adeta içinden çıkılmaz hâle getiren karanlık ara sokaklar, daha beteri, çıkmazlar hayatın kollarıdır, bacaklarıdır, gövdesidir.... Kendisidir...
İster yaya, ister füze misali koşturan aya, ister miskin, ister neft yağı sürülmüş gibi dört nala, caddede olmak, sokağa çıkmak, çıkmaza girmek, girip de çıkmak, akıllanmak, akıllanmamak, uslanmak, dibine varmak, insanlığın hâlleridir...
Şehitlerimize...
Herbiri yirmi iki bilemedin üçünde,
Hepsi anasına kınalı kuzu...
Hiçbiri alamadı sevdiği kızı,
Karanfiller kan kırmızı!
Yakınlık derecesine göre şekillenir, iç içe geçer hayatlar...
Dünyalar kurulur, dünyalar yıkılır birlikte,
enkazını kaldırmak düşer sevdiklerimize.
O zaman belli olur dost...
'Arkadaşımın arkadaşı' olanlar çekilir kenara,
sesler kesilir, iner perde...
..................
Saz çalınmaz, söz söylenmez olmuş,
Kervancı terk eylemiş kervanı...
Uçma kuş,
Sen de uçma...
Hiç bir şeyin acelesi yok...
Sindire sindire yut lokmanı...
Yavaş ama sağlam at adımlarını.
Sımsıkı sarıl hayata,
Ne olursa olsun sakın
Küsme!
Bir koşu bandı misali akıyor hayat...
Öyle de, böyle de geçiyor yıllar...
Bir yanım koşar adım kol kola zamanla,
Ehl-i keyf diğer yanım, işin farkında...
Şu Saniye Esastır ' derken Sezen,
üstündeydi çakır gecenin keyfi...
Ve maviydi köprünün ışıkları...
aşağıda yakılan gemilerin ışıltısı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!