oltanın ucunda sallanan kıraçalar kıpır kıpır...
oltayı tutan kadın, etekleri fırfır...
tablada erken tutulmuş istavritler,
akşama anason kokulu ziyafetlere hazır...
'Haziran' da ölmek zor' demiş usta...
sırf bu yüzden Eylül' e büründü ya zaman...
Ve akıtmakta gözyaşlarını ince ince, gökyüzü...
'Ölmek' değil 'kaybetmek',
'gitmek' değil 'veda' etmek...
kalanlara 'ZOR' olan...
Gerçekten dost olduğunu hissettirebilmek,
insan olmak, insan kalmak, güvenilmek...
Dostum diyebileceğin gerçek bir dosta sahip olmak,
seni gerçekten anlayabileceğinden emin üstelik...
Ne olursa olsun seni satmayacağını bilmek,
arkanı rahatça dönebilmek ona, güvenmek...
Üst üste eklenmiş dertler,
sıraya girmiş namertler,
prensesin gözünde yaş var...
Canım dedikleri önce vurmuşlar,
kolunu kanadını kırmışlar...
Dost dediğin dert dinler,
Sadece dinlemek lazım bazen...
Dudaklarının ucunda sıraya girmişken tüm sözcükler, susmak...
Bulutları görüp, razı olmak yağmura;
iliklerine kadar ıslanmak!
(oğluma)
Bütünü korumaya ada kendini,
Sağlam ol, kaya ol, adam ol...
Bir kez çakıltaşı olursan,
Ufalanırsan,
Bir daha asla
Bugün;
Dağa kafa tuttum,
Heybeti umurumda değil...
Boyuma posuma bakmadan,
Güneşe sövdüm,
Gözüme dolan ışığına tahammülüm yok...
iSTANBUL, ben sana ne diyeyim...
Çakır keyf gecelerinde, sevdiğimsin...
yollarında damar damar gezdiğimsin...
Trafiğine ağız dolusu sövdüğümsün...
Maziyi günahlarıyla, sevaplarıyla gizleyenimsin...
Alıp da vermediklerine rağmen...
Kalabalık sokakta rastladım kendime,
havadaydı aklım, bir karış mesafede...
Selamsız geçtim bakmadım yüzüme.
Ben böyle yapmazdım,
demek hayatım aşmıştı başımdan yine.
Uğultu da değildi, kuru gürültü de duyduğum.
Kırmayacaksın!
Kalbini...
Ortaya dökmeyeceksin
İçini...
Yerinde ağır olacaksın,
Taş olacaksın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!