Ne zamandır teslim olmuyor gözlerim uykuya...
Her sürgün bir şafakta son buluyordu ya,
Ben poyraz olup esiyorum sabahlara...
Her biri diğerine karışıyor,
Uçuşuyor, sol anahtarları, perdeler, notalar...
Kimse inanamıyor, gemisi batarken,
Hakkımda ne biliyorsun,
Beni ne kadar tanıyorsun ki?
Öyleyse dinle;
Oturmasını, kalkmasını,
Yerinde ağır olmasını,
İstanbul gibi bakma bana!
Benimleymişsin de yokmuşsun;
elimdeymiş elin de, değmemiş gibi...
Yoktan var;
varken yok;
bir varmış,
Bu şehrin sokağında,
'Günahı koynunda' gezmediysen...
Gün'ü gelin olmuş gece'nin
yanağından yaşı silmediysen....
Madam'ın merdivenleri'nde,
şarabı şişeden içmediysen..
Geçtiğin yollara iyi bak yolcu,
Dönenlerin izlerini göreceksin,
Çiçeklere, böceklere basma sakın,
Elbet sen de döneceksin!
Kiminin aklı uzakta,
Kısa pantalon giyerdik,
ceplerinde rengarenk misketler,
gazoz kapakları, içleri çamurla dolu..
Çivi oynardık arka bahçede...
Sokak çocuğuyduk biz,
sokakların çocukları...
Güneş her zaman olduğu gibidir...
Araya giren bulutlar saklar onun yüzünü.
Göremediğine kızmak kolaycılık değil mi?
Öyle 'çoksun' ki bende,
hüznüm sen, sevincim sen,
derdim sen, kederim sen,
hayatımın en güzel rengi; sen...
Kadehteki mey değil, serhoş eden,
sensin, hep sen...
Bayramlar; içimdeki çocuğun varlığını hissettirdiği günlerdir benim için...
Epeydir sesi çıkmamış olsa da, bayram günlerinde mutlaka erkenden gelir, eskilere yolculuk yaparız onunla.
Sıcaktır her gittiğimiz mekan, mevsim hep bahardır.
Kayıplarımız yoktur, daha herkes hayattadır...
O zamanlar yediğimiz çikolatalar bir başkadır, unutulmaz lezzetler, hatırlanır; tadları damaktadır...
Bayram harçlıkları akşamı bulmaz harcanır; geriye bayram yerinin o tatlı yorgunluğu kalır...
Sahte gecelerde, sahte masalar kurulmuş...
Sıfatları boylarından büyük adamlar iskemleleri doldurmuş...
Sahte sohbetlerin dibine vurulmuş...
Meğer, sahte rakının şişesinde balık olunmuş!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!