Aydın Aktay Şiirleri - Şair Aydın Aktay

Aydın Aktay

Habire konaklayıp duruyoruz
bir yerlerde
yitirdiğimizi sandığımız umutlar için
eni sonu tekrar başladığımız yere geri gelmek değil mi ki,
zamandan aşırdığımız her bir şey.
bir lokma daha azıklanmak derken

Devamını Oku
Aydın Aktay

Bizdik, ihtişamı büyük yeleleriyle atlarımızı
gecenin dipsiz buğusuna aldanarak dört nala koşturan,
ölümün kefeni saran çapkın ve ipsiz kuyusuna
soğuyan cesetlerin sarkıtıldığı kuyulara

hepimiz kanayan bir yaranın kokusuna üşüşen kurtlarız en sonunda

Devamını Oku
Aydın Aktay

Seher yelinden olmaz ki haberim
Olsun bana rağbet gönül telinden

Sakınırım gurbet elden dost dilinden
Bu yüzdendir kaçarım insan selinden

Devamını Oku
Aydın Aktay

Unutuldu
Saat Kulesi'nde ayarlandığı Süveyka'da zamanın
'Tillo'da her ermişin su çektiği kuyu kurudu'
Kalmadı
ırmak yağmurlarına duyarlı
hayretlere ayarlı çocuklar

Devamını Oku
Aydın Aktay

SAKLAMBAÇ

Kim bilir
Ki
Kimin
Neresi kanar ve

Devamını Oku
Aydın Aktay

Bir deli,
yadırgayıp herkesi,
şehrin bulvarına dokundu
Bin ah ve vah arasında
gülyüzlü bir ihtiyar şehre geldi
şehre dokundu.

Devamını Oku
Aydın Aktay

Kocasına toz kondurmayan kadınların son temsilcisi


İsmini duyunca tebessüm edilecek kaç kişi kalmıştı ki bu âlemde


Devamını Oku
Aydın Aktay

Harflerin Dili



-G-

Devamını Oku
Aydın Aktay

MEZAR NOTLARI

1-Yaşarken, insanlarla ilişkilerinde araya oldukça mesafe koyan, çok saygın ve bir o kadar da resmi ilişki gözeten bir kişinin cenazesine gitmiştim. Yaşarken bu kişinin ördüğü duvarları aşmak, koyduğu mesafeleri ve sınırları çiğnemek mümkün olmazdı. Cenazesi kaldırıldığı gün öyle bir yağmur yağmıştı ki
Cenazeyi kabre indirmekle meşgul üç-beş kişi ve din görevlisinin dışında hiç kimsenin yağan yağmurun, mezarının etrafında oluşturduğu çamur deryasından dolayı cenazeye yaklaşamadığını gördüm, çok etkilendim. Demek ki yaşarken nasılsanız ölürken de öyle uğurlanırsınız...
2-Karısının telkinleriyle, Akrabalarından uzak yaşamayı onlarla arasında mesafe olmasını isteyen bir adamın hayatı boyunca akrabalarıyla kopuk ilişkilerinin sonucu kendisinin değil karısının ailesinin kabristanına gömülmesi olmuştu...
3-Babaanne yaşlanmış ve görme özürlü olmuş, son otuz yılı aile bireyleri için bir sıkıntı oluşturmuştur. Kim bakacak kavgası ve gerilimi otuz yıl sürmüştür. Kadıncağızın çocukları arasındaki ilişkileri otuz yıl boyunca bu gerilim belirlemiş... Büyüyen çocukların hepsi bu paylaşım(!) kavgasından psikolojik olarak etkilenmişler...vefasızlığa, Yalana ve bencilliğe dair her şey öğrenilmiştir, kuşaktan kuşağa aktarılmak üzere...ve bir gün ölür kadıncağız...bir mezara gömülür...bu mezarın bulunduğu kabristanda aile bireylerinden hiçbiri yoktur...Adeta herhangi bir çukura atılmıştır...yaşarken istenmeyen kadıncağızın kabristanında da kimseleri yok. Kim bilir bu kadıncağız da yaşarken kimleri istememişti yanında?

Devamını Oku
Aydın Aktay

6- O, Ebu Zer İdi...“Yalnız yaşayıp yalnız ölecek ve tek başına diriltilecek” diye hakkında Resulullah'ın (SAV) öngörüsü vardır...
Kimseye eyvallahı olmayan, doğruyu her şartta söyleyen...kurulu düzene itiraz edenlerin sembolü...haliyle dokuz köyden kovulacak bir yaşamın tahmini de böyle olur zaten...
Müslüman olduğunu Kabe de ilk deklare eden de O olmuştu...
Muaviye, Ebuzer’in eleştirilerinden iyiden iyiye rahatsız olmuştu ve Hz. Osman’a haber göndererek sesinin kesilmesini istedi. Hz. Osman, Ebuzer’i Medine’ye çağırdı. Halife’nin huzuruna çıkan Ebuzer, onu da kıyasıya eleştirmekten hiç çekinmedi: “Yakınlarını tayin ediyorsun, adam kayırıyorsun, Tuleka’ya yakınlık gösteriyorsun...”

Ebuzer’in eleştirileri görmezden gelindi ve Hz. Osman tarafından Rebeze denilen yere sürgün edildi. O’da buna uydu. İki yıl kadar süren bu “yalnız, sürgün ve marjinal” döneminde

Devamını Oku