Bir çift kara gözde kayboldum,
Hasreti, hasrete vurdum.
Bin hasret Ulucan'da,
Bin hasret Mamak'ta.
Ne analar yanmakta...
Açlıktan yere bakanları gördüm,
Onuru, gururu had safhada.
Midesinde zulüm,
Ensesinde tokat,
Bileğinde tekme...
Ayrılık saatiydi, delicesine çalan.
Umursuz /
Sorumsuz /
Anlamsızdı hayat.
Ya Muhammed, Ali; duyun sesimi,
İnsanlık yok olmuş, bilmez nefsini.
Kimin ne yaptığı belli olmuyor;
Aykırı geliyor insan sevgisi.
Bu gün hava karanlık, telaş içinde
Ben yağamadım ki, yağma be bulut
İçinde saklayasın tüm dertlerini
Muhanete fırsat verme be bulut
Bugün bir efkarlıyım,
Hatta bin efkarlıyım.
Alıp başımı gidesim var.
Dağdaki kızıl ota,
Denizdeki girdaba,
Yıldızın ışığına,
Bu aşk uğruna yandıysam eğer,
İnan, çektiklerim her şeye değer.
Su misali ömrüm akıp da gider...
Sakın gelme yarim; bu saatten sonra.
Göz görmez ki, gönül bilmez kötülük,
Hak ile hemhâldir, sırda perde çok.
Âlemleri bildik, neleri gördük...
Korkusuz yüreğim, ürksün uğruna.
Ayağına turabım, yoluna kurban,
Kısır bir döngünün savaşçıları,
Hınca hınç bir hayat.
Saygı emeğe,
Emek ekmeğe,
Ekmek, üç kâğıda döndü.
Yüreğin kor, yanar da yanar
Sevdanda saklı acın, kederin,
Yine de güler yüzün, coşar gönlün.
Oyyy Asiyem...
Adında sabır, hayatında sabır
Sevgili Aydan Güner Özdemir,
Şiirleriniz, içsel bir yürüyüşün, yürekle dokunulmuş sözcüklerinin izlerini taşıyor. Her dize, bir suskunluğun sesi, her mısra bir zamanın tanığı gibi. Duygularınızı kalemle değil, doğrudan yüreğinizle yazdığınız belli.
Ne var ki, burası –maalesef– "yazan çok ...