Şarap Kırmızı, kor Kırmızı, gül Kırmızı,
Güneş batarken de Akşam tül tül Kırmızı,
Zaten kaç renk var ki topu topu Dünya’da,
Mavi gözlerinden... yanan gönül Kırmızı.
Gelmeden önce de vardım!
Hacimsiz, ufacııık... dardım,
Kendimi bi’şeye kardım,
Bir zaman yol alıp vardım!
Çığlık attım hava ile,
Duymuş olsan gerektir... bu kadar ah ve vah’ı
Ki o kişiliğinle... sen sevdirdin Allah’ı
Her güzeli yaratan seni de yaratmıştır
Dedim de öyle sevdim, O da bilir, o şah’ı
Varsa bugün haysiyet’in – şeref’in,
Ki var! ! !
Varsa eğer namus’un – ırz’ın - ar’ın,
Varsa çoluk- çocuğun – karı’n,
Ki var! ! !
ATA var(dı) da ondan Davar! ! !
Bahar dalı gibi... inceciiik kız’dı,
Sevdiğimi söyleyince, bir kız’dı,
Yanakları al - al oldu da kız’dı,
Oysa adı ağzımda bir sakızdı!
964’de... klonlanmış Atakan’ım
O tarihte yeniden, doğmuştur bedenim - canım
Görmeden önce seni, sıldim tüm yaşananları
Canımsın, hayatımsın... sen yaradanımsın hanım
Aslım 41 doğumlu, ben klonlanmışıyım,
Bir güzel gördü gözüm, o gündendir şaşıyım,
Kim derse ki “yaşın yetmiş”... derim ki “o halt etmiş! ”
Yeniden doğmuşum ben... o tarihten aşıyım! (*)
Söyleten gönül beni! söyleten, şu dil beni...
Âşık diye bilmesen, köle diye bil beni! ..
Öl! de öleyim hemen! hem de hiç düşünmeden...
Eğer ki yapmaz isem...e, o zaman sil beni! ..
Senin kulunum yarâbbi... O’nun da kölesi,
Öyle de severim, ne kim gördüüü ne göresi!
Ferhat, Yusuf da ne ki? Mecnûn, Keremse... belki?
Öyle severim... öyle! öldürüyeee ölesi!
Erbaş demiştim sana...er bile olamazsın paşa...
Koşup kaptın bir şeymiş gibi...geçtin mi ki sanki başa...
Örgütü mü sileceksiiin? ..ülkeyi mi dil’eceksiiin? ..
Bırakmazsan görevi erbaş bile değilsin! .. haşâ!
Müdürüm ben Kadir Peşmen sizinle görüşmek istiyorum.Saygı ve selamlarımı sunarım.
Atakan Bey...
Hakkında konuşmadan önce çok düşünülmesi gereken biri.. hissedebildiğim kadarıyla, mükemmeliyetçi, hiperaktif, dost ve çok sadık bir arkadaş.. hep var olun Atakan Bey..