Şu hasret denen ezâ başımdan gitse rabbîm,
Yetmedi mi bu cezâ? E, artık yetse rabbîm,
Kırk yıldır sabrederim, sabrederiiim beklerim,
Affetsen de kulunu, bir rahat etse rabbîm!
Öv demiyorum... demiyorum ki öv,
İster vur - kır kafamı, istersen döv!
Ama Allah aşkına susma...susmaaa!
Bir şey de, bir şey de de söversen söv!
Hem sevimli hem nurdu, beni gönlümden vurdu!
Çeker gider sanmıştım... yıllarca orda durdu,
Kırk yıl böyle süründüm, onun için bir dündüm,
Tam durmak üzereydim... gelip yeniden kurdu!
Demeyin ki yaş yetmiş, yıllar sanki geçmemiş!
Düşün! .. Sana da bana da herkese yol açık,
Oku - aklet – düşün, bul doğru yolu... yola çık!
Yok... idraksiz tabîat... “olma” kendiliğinden,
Bul onu! Ve de bil ki aksi halde, adındır “KAÇIK! ”
Göğe baktın muhakkak! Maviye boyamışsın,
Beyaz tül - tül bulutla... işlemiş, oyamışsın,
O şair yanlış söyler... o boyarmış her sabah(!)
Böyle yalan söylemek, hem ayıptııır hem günah!
Giderken kaç kişinin uğurlayacağı mı?
Orada kaç kişinin buyurlayacağı mı?
Temmuz’08
Bir’in bir’den kaçması olmasın hiç,
Kalan hiç’dir o zaman...
Üstelik,
En olmadık zamanda.
Çıplak gecenin soğuğu, çığlık çığlığa
Sudaki izler, silik...kırık!
Kaç kere geldi Bahar?
Kaç kere yürüdü dallara su?
Kaç kere açıldı çiçek?
Kaç kere soldu?
Saymadım desem...saydım!
Ayıldım...baydım...
Zûlme direnmek, Kur'an emri amma
Zûlmeden kaderse, ne bu muammâ?
05.12.2008/20.50
Kader (?) (4’lük)
İstemenle kal da sen... o olsun da bir el’in
Denk olsa yanmazdım hiç, hem kör hem de bir kel’in
Buna, kader mi derler? Diyenler halt ederler!
Müdürüm ben Kadir Peşmen sizinle görüşmek istiyorum.Saygı ve selamlarımı sunarım.
Atakan Bey...
Hakkında konuşmadan önce çok düşünülmesi gereken biri.. hissedebildiğim kadarıyla, mükemmeliyetçi, hiperaktif, dost ve çok sadık bir arkadaş.. hep var olun Atakan Bey..