gidiyorum işte
yine akşam vakti
kısırlaştı gün
başım önümde
adımlarım yorgun
beynim düş derdinde
ıslanmak ıslanmaksa damlalarda
durmuyorum artık saçak altlarında
üşümek titremek heykelleşmek
baharın kollarında
dudaklarım dudaklarında
lal olsun
altın bakışlı çocuk
yine gülüyorsun bana
merhaba...
ışıldıyorsun ırmakta
tarladaki başakta
ahırın ırığından
yanılma aldanma yolundan asla sapma
ilahi adalete ne kupon var ne kura
elinin içinde ne varsa okunur besbelli
bulursun içeride şerbet ya da acı biberi
çenen titrer kapısında okunurken isimler
düşersin zebaninin eşiğinden içeri
karınca ekmek kırıntılarını topluyor
ben solmuş sevda güllerini
karınca sevdayı bilmez
ben unutmuşum gülün kokusunu
solmuş sevdam
yüreğimin bahçesinde
Hüzün sessizliğe yürüyor ıslak mezar yollarında
Umuda çelme takan çeşmenin başındaki kırık baston
Düşkünlük ateşinde yanıyor yürek bedenin ağırlığında
Ölüleri uyarmak sana düşüyor ayak sesleri
Sensizlik darmadağın kefensiz seslenişinde
Sayfaların bitik düşlerinde sonsuzluk eyaletleri
kırgınım deniz haykırışlarına
tenimi yakmıştın
ağustos ortalarında
oyundu belli alkışların
her adım attığımda
ellerinden tutacaktım
şiirim de olmasa avucumda sımsıcak
nasıl geçer o kış geceleri
doldur istediğin kadar sobaya
odunu kömürü
ne işe yarar
beni ısıtan kış gecelerinde
yolları kıskandım
giderdi umutlara
selleri kıskandım
akardı coşkuyla
gönülleri kıskandım
aşkları yazardı
şiir kelimeler oyunu
titrerken çeneler ayazda
doldururlar sobaya odunu
şiir kelimeler oyunu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!