uzayın sılasındayım
çok yaşadığımı sanırım
belki milimetre bile değil
yaşamım...
bir toz zerresi kadar
yer kaplamam
sır sepeti
dibin delinmiş
sevgimi atıyorum
yere düşüyor
sırrımı sarkıtıyorum
düşerken üşüyor...
ben gurbet akşamı
sen ayrılıklar sapağı
bir çengi modası
yüzümde öksüzleşen
bedel ödetiyorsun bana
yüreğinin envanterinde
zaman treninde bir kompartıman ben yapayalnız
iki elim şakağımda düşünüyorum durağımı
gelincikler selama durmuş buğday başakları el sallıyor
zamanı tren götürüyor beni de
tren duracak zaman asla...
trenin ninnisi kulaklarımda
göğü istiyorum ama kuşlar vermiyor
kanatsız uçamazlarmış
suyu istiyorum ama balıklar vermiyor
yüzgeçsiz dalamazlarmış
maviliklere hasretim gönül odağında
tek toprak sırlarımı saklayan
akışkan değil
yalanlar alışık değil
damarlarına
kanının rengi
flama oluyor suratına...
sınıf atladığınızı sanıyorsunuz
cebinizdekilerle
sınıf atladınız ama
beyniniz aynı yerde...
hayat istasyonlarla dolu
tabelaları ters dönmüş
rüzgarın avucunda
kapalı kapıları...
sılaya siyah örtülü
özleme elleri bağlı
doyulmuyor çığlıklarına şu gece aleminin
hep çağırıyor uykumda beni odasına
öğütleri dizi dizi koluma giren hayal kardeşimin
belki beş on saniyelik o toz pembelik
hiç mi hiç gerçekleşmiyor uyandığımda
güç ister gece ile gündüzleri değiştirmek için
Ey göklerin barış güvercini
Kanatlarını açmış uçuyorsun bembeyaz
Ey toprağın kırmızı gülü
Kokuyorsun solmayacaksın kış yaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!