Alper Gencer Şiirleri - Şair Alper Gencer

Alper Gencer

yüzün çarpıyor… beni zülfünle ince tellere ayırıyorsun. Mikail’in emirle düşürdüğü bir rüzgâra denk geliyor alnın ki saçlarınladır. yıldızları soğutuyorum uzay denilen gökte. sonra ansızın venüs… çırpınan tövbelerle giyiniyor üstünü. [not al: atları terbiye eden ellerde bile Cebrail vardır! ]
sana bu donuk turuncuyu buldum. yasaksa kızıl, ancak bu kadar yanmana el veriyor gönlüm. rüzgâr eserse senin zülfün bu ormanları elime tutuşturur. geyikler yanar geyik eti olurlar. ben erirsem… bir ihtimal aşk olurum bir ihtimal cehennem. [not al: mahşerde türkü söylemek yasak değilse yırttık! ]
çarpıcı bir kıyamet manevrasıyla boynumu senden çeviriyorum. ve o an İsrafil çıkıp geliyor, eline benzer bir şeyde düdüğe benzer bir şey var. o düdüğe benzer şeyi ağzına benzer şeye götürene kadar bir süre… sana benzer her şeyden dönüyorum. [not al: şirk detektörünü ölmeden kim susturmuşsa helal! ]
bu düzene simetrik sıyrıklarla yaşlanıyorum. ortancanın açtığı, çiçekler arasında gizli bir kıskançlık ve bahardır. senin açtığın, çıplak omzunla ilgili binbir türlü yük bu aksak develer kervanına. çöl ağlıyor kuma amors. ölümü ezbere okuyan her şey yaşıyordur. [ not al: doğum günü mumlarını Azrail mi üflüyor? ]

Devamını Oku
Alper Gencer

kulaklarım tutuyor benim gözlerimi
burnuma alnımdan sarkıyorum
şakaklarım kaydırak
kaşlarım göz güneşi
bakınıp yürüyorum

Devamını Oku
Alper Gencer

Bu sene yaz gelmek bilmedi. Uzun bir bahar yaşadığımızı da söyleyemeyiz. Mevsimlerin arasında, iki arada bir derede kaldık. Yaza duyulan özlemi, bu sene daha fazla duyumsadım. Çocukluğumu ve ilk gençliğimi Van’da geçiren biri olarak, yoğun kış şartlarının bile yazı bu kadar söylettiğini hatırlamıyorum. Bütün mevsimlerin birbirlerine üstünlük kurdukları taraflar vardır. Benim muhayyilemde yaz, hiçbir tarafıyla diğer mevsimlere üstünlük kuramazdı. Ta ki, Ramazan yaz aylarına denk gelmeye başlayana kadar…

Güzü ve geceyi çok severim. Güz oldu mu hep güz, gece oldu mu hep gece kalsın isterim. Yaz mevsiminin bendeki karşılığı, güze bir adım daha yaklaşıyor olmaktır. Zaten soğuğu da, sıcaktan daha çok severim. Sıcak mayıştırır, uyuşturur, asabileştirir. Hani neredeyse bir çaresi de yoktur sıcağın. Klima deseniz, hak getire! Lise yıllarını İzmir’de geçiren biri olarak sıcağın tadını da iyi bilirim. Allah’ın bizi ne için ateşle uyardığına da, bu sayede irkilirim!

Soğuk ise diri tutar, uyanık tutar, zinde kılar insanı. Asabileştirmez, aksi gibi sakinleştirir de. Ayırmaz, dayanıştırır soğuk. Isınmak için insanların birbirlerine sarılması, bu açıdan pek manidardır. Milyonlarca insan, evsiz ve yoksul bir biçimde geçirmese soğuğu, tıpkı güz ve gece gibi soğukta da diretirdim. Ama gönlüm el vermiyor, onlar için bir an evvel bahar gelsin istiyorum. Zehir gibi bir soğuk vardığında haneme, “Allah’ım sen bu soğukta dışarıda kalanlara yardım et! ” diye anamdan kalma bir duam bile var.

Devamını Oku
Alper Gencer

meyledip devranın rızkı peşine
lokmasın sayarsan lokma olursun
düşmeyip rezzakın derdi düşüne
ekmekle doyarsan açlık bulursun

terk edip ceylanı kurdun eşine

Devamını Oku
Alper Gencer

can kardeşim hüseyin canbulat'ın rahmetli babası muharrem canbulat'a yazdığı bu gönülden mektubu sizlerle paylaşırken, bilvesile tüm aile erkanına baş sağlığı diliyor, muharrem babamıza allah'tan gani gani rahmet diliyorum.


"Gazozcu Muharrem, tuzcu Muharrem, çok konuşan Muharrem, konuşkan Muharrem, Muharrem agbi, Muharrem amca, Muharrem dayı, Muharrem dede, 'babam Muharrem'.

Babam 2012'den beri hastaydı ancak 2015'e kadar genel sağlık durumu iyiydi. Son altı aydır ise hastalığı biraz ağırlaşmıştı. Hastalığının ne olduğunu hiç öğrenmedi. Beni sık sık arar ve sağlığıma dikkat etmemi, düzenli doktor kontrolüne gitmemi tavsiye ederdi. Her görüşmemizde Ünye'den, akrabalarımızdan, dostlarımızdan haberler verirdi. Evlilikler, doğumlar, ölümler... Sizlerin haberini babamdan alırdım.

Devamını Oku
Alper Gencer

selam japonya
selam metroların deştiği yeraltları
ve kutsal kanalizasyon
ve bir ada olmanın iflah olmaz yalnızlığı
ve led ışıklı reklam tabelaları
ve sularına bandığım ayaklarımdan

Devamını Oku
Alper Gencer

allah’ım karımı seviyorum sana şükürler olsun
ve nereye bakıyorsak orayı görmemize hiç gerek yok artık
‘neyin içindeyiz hiç bilmiyoruz’ diyor sadık hoca
‘bilmemiz de gerekmiyor’ diyorum hele biz bu kadar unutkanken
yüzümü çeviriyorum dünyaya kullar edna yollar tali
‘hadi gel datça’ya yerleşelim’ diye yedek bir ismi bile varken bu şiirin

Devamını Oku
Alper Gencer

ömrüm, sana karşı boş bulunmakla geçiyor. seni her ziyaretimde, tabancamı emanete bırakıyorum. gözlerin uçaklarla bombalarken bağrımı, kendime affından gayrı sığınak bulamıyorum. beni affetmelisin! bunu yapacağına inanarak başlamalısın işe. biliyorum, yaptığım gaflar boyumu geçti. şimdi elimi her belime attığımda, bana doğrultulan tabancanın aslında benim tabancam olduğunu anlıyorum. elimi her beline attığımda, bir müzik kutusu infilak ediyor gibi başlayan bir şarkı... yo hayır, seninle dans etmek için değil bütün bu arbede, tüm bu devranın efsunlu çarkı! seni dansa kaldırmam için bir çocuğu hıçkırık tutsa, kâfi!

dünyanın bütün bahaneleri bir araya gelse, yaşadıklarımızı berkitemez. birimiz neden bahsettiğimizi unutmalı! neden bahsettiğimizin ne önemi var? hem neden bahsedebiliriz ki biz? ! bahsettiklerimizin ne kadar ötesine geçebiliriz? mesele şu; biz bir şeyden bahsederken, bir şeyden bahsettiğimizin her daim farkındayız! susup, sadece birbirimize baksak? ve bu sıra gözlerimiz dahi konuşmasa… sanki o vakit, gerçek bir suskunluk koyabiliriz aramıza.

başımıza ne geldiyse, hep konuştuklarımızdan! tabi bir de anladıklarımız var. oysa ne varsa, konuşamadıklarımızda! ne varsa, işte o anlamadıklarımız var ya, hepsi onlar! oraya gitmenin bir yolunu bulmalıyız. konuşmadan ve anlamadan, insan neyin farkında olabilir ki? ey senin farkında olmamla başlayan maceram, bana borç ver biraz! ey sırrın bir işe yaramadığı açıklık! ey sen! ve ey sen olmayan! ve ey sen olmakla olmamak arasında salınan! bütün yazmadıklarım beni bulsun, böylece yazmayabilirim!

Devamını Oku
Alper Gencer

“yeni arabam nasıl? ” bacım

bu şiiri yazmak için söküp attım pansumanı yaramdan
tam olarak bıçağa kaptırdığım tarafımla sancıyorum al
al bu hayat kiminse billahi ben yaşamıyorum
al bu hayat kiminse billahi ben

Devamını Oku
Alper Gencer

Bizler, iki köpek yavrusu ölmesin diye savaş meydanını, savaşı kaybetmek pahasına değiştiren bir merhamet peygamberinin ümmetiyiz. İnancımız, bağışlanacağımızı öngören ve Kuran’da en çok yinelenen o büyük merhamet iskelesi üzerine kuruludur. Resulullah’a savaş dendiği zaman ağladığını biliyoruz. Bütün ibadetlerimiz, yaratılmışların en şereflisi olduğumuz adına bir liyakat mücadelesidir. Biliyoruz ki, bir insanın kalbini kırdığımızda kıldığımız namazın anlamı boşalacak! Biliyoruz ki, bütün bu bize emanet edilen bilgi; merhamet, sevgi, vicdan ve adalet duygularımızı sağlamlaştırmak için verildi. Ancak bu sayede kulluk müessesemizi, Rabbimizin gözünde tamam edebileceğiz. Ancak bu şekilde sürüldüğümüz Cennet’e geri dönebilme imkânımız var. Yoksa bu kadar namazın, orucun, zekâtın bize bahşedileni karşılayabileceğini düşünen mi var?

Dünya tarihinin en üzücü olayı, Kerbela’dır! Çünkü Resulullah’ın manası bütünüyle Huseyn’in üzerinedir o sıra. Ve yezid bin muaviye, hani Kuran okuyan ve bunu Peygamber için yaptığını savlayan ve kendini Müslüman diye çağıran yezid var ya yezid… İşte onun köpekleri, bunu İslam ve Peygamber için yapıyoruz diyerek Huseyn’in kafasını gövdesinden ayırarak onun o mübarek başıyla top oynamışlardır. Siz Resulullah’ın anlamına bundan ağır bir saldırı ve hakaret gördünüz mü acaba? Ben görmedim.

Bu olay, benim içimdeki Resulullah ve Ehl-i Beyt aşkını arttıran bir hadise olmanın yanı sıra bir bazı şeyleri de düşünmeme sebep olmuştur. Mesela, ne İsrailoğulları ne de diğer kâfirler… Tarih boyunca Müslümanlara olmasa bile Müslümanlığa, yani İslam’a en fazla zarar verenin kendilerini sözümona Müslüman diye çağıran insanlar olduğunu biliyorum artık. Şu siyonist köpekler bile, İslam’a bu kadar zarar vermemiştir onlar kadar. Hatta siyonistlerin zalim-mazlum kontrastını giderek mütebariz bir hale getirmekle İslam’a faydası bile dokunmuştur. Ama şu yezidi tutum yok mu o, Allah onu kahretsin!

Devamını Oku