Alper Gencer hekim, şâir, senarist, yönetmen. 1980 yılının Eylül ayında Van'da dünyaya geldi. İlk okulu ve orta okulu yine Van'da tamamladı. Ardından İzmir'de Anadolu lisesinde okumaya hak kazandı.
Lise öğreniminin sonunda üniversite sınavına girdi ve istediği mühendislik fakültesi bir iki puan nedeniyle gelmeyince bir alt tercihi olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yerleşti. 2005 yılında ise doktor ünvanıyla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. Ardından kura ile mecburi hizmet için kendi tâbiriyle - dağ başında bir yere- Bingöl Yedisu'ya ...
deli gibi uykum var Nermin
gözlerimi yumsam
mayınlar patlayacak çobanlarımda
kuzular geceye
kırık bir kaval gibi dizilecekler
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
sevdiğini alamayan bütün müezzinlere...
bir trapezin durması gibi suya
içime çok yüksek bir yerden atlar mısın leyla
başın kaşın yarılsa diplerime çarparak
kanın karışsa suyuma
Sen şimdi sabrımın taşını yuvarlarsın
uzatırım saçları, tırnakları, anları
beklesem büyür müsün sen çocuk?
ırmaklar genişliyor, dallanıp
budaklanıyor ağaç…
ne sular geçti böyle buzla buhar arası
ne kısa bir yazken o niçin hala bitmiyor
durmuş bir vakit bende sisli gece yarısı
çektirdiğin fotoğraf neden hiç konuşmuyor
geç kaldık ve yanlışları güzeltemedik
rastlaşmasak bulanır kırbaç tutan gözlerin
ardındaki yalnızım, üfledin mumu gittin
uzakta uyuyunca sandın ki söner kandil
bir bakıma eksikti, her bakımdan çekinik
yakandan bir gül düştü, dağıttın ezip geçtin
Güneş gözlerine bandı mı ışığı
Vakit aydınlıktır renginle o sıra
Ve afyonlu gülüşündür hayalimdeki…
Sen hafif ve yoksun esen yel
Serinliği taşıdığın diyarlarda tek
Yaprakların yegane dans ettireni
sen belki tanımazsın ama ben senin için ölürüm!
sen beni tanımazsan ben zaten ölüyüm!
bir Allah’a bir anneme sonsuz itimadım var
herkes beni yarı yolda bırakıyor ya Ali
herkes beni yarı yolda bırakıyor bu çok zor!
sesimin taklide meyyal aşırılığını alıp
Gülten’e gidiyorum bugün buruşuk bu bana ait olmayan yüzü
buruşuk bu sesi, buruşuk bu her şeyden yaptığım eskimi de alıp Gülten’e gidiyorum bugün
sorarsanız, alenen, vazgeçişin biterek
unutuşa bir yerinden başlamanın miladı,ya da peygamberin Cuma vaazının birinde:“Farisilere nasıl davranacağız? ” diye
cevaba ilerleyen bir sualin suali
en eski kelimeleriyle yağıyor çocuk seslerinden bu yağmur
unutulmuş sözlerin üstünde çıkacak yangını bekliyoruz
köyler var kulakları paslı çoğul cümleler kurarken cesur
gök var onu bir türlü anlatamıyor olmaktan bütün yorgunluğumuz
seni seviyor oluşumu kutluyorum kendimle
dünya bir şamdansa güneşe
karaya çekilmiş, çürümeye terk edilmiş
yaşlı bir gemi iskeleti gibi direniyorum zamana
şimdi kimsenin hatırlamadığı
alelade bir törenle sudan çıkarıldım
üstelik hemen kıyısına oturtuldu gövdem suyun
kederli şarkılar düz onları söyleyeceğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!