aşkım tutunca kalbimin köşe başını
ellerim arasına alırken siyah saçını
düşlerimden uyandırır beni
bahçeden gelen çocuk cıvıltıları
kerpetenle dişleri çekilen
çocuk çığlığına dönüşür
ister ezidi olsun
isterse yezidi
sofranda bir yer aç
dağlarda ot kökü yiyen
milyonlarca insan
yardıma muhtaç
yoruldum anne
yatırda tahta beşiğime
uyut beni anne
toprağımı ele
sıcak olsun sargısı
üşütmesin örtüsü
aylin
ihanet etmek için
yoksulluğumu bekledin
oysa kat kat ödemiştim
çektiğim acılarımla
hayatın faturasını
açlıktı onu
doğduğu yerden
uzaklara taşıyan
yoksulluktu onu
sofradan ekmek aşırtan
düz ovada yolları şaşırtan
ağlama emi
çukur yanaklım
yanakların çökünce
bir uçuk renk alacak dudağın
aydınlığını kaybeden şafağın
güneşe tutulmuş dolunayın
Bu şehirde
kalırsam kahrımdan ölecegim,
Her şeyi, ama her şeyi erteleyeceğim,
Bu şehirde
Ayarını birlikte kurduk, hayat denen saatin
Tutturamayacağız diye mayasını hayatın.
ağır ağır
ilerliyor zaman
mazot rengi dumandan ağır gökyüzü
deniz siyah ve mavi
renkten renge girmiş bulutlar
birbirini kovalıyor
kaybolup gidiyordu gençlik
maskeli dünyanın
sahte kimliğine bürünüyordu
binbir suratla dolaşıyor kimliğini arıyordu
kaybolup gidiyordu gençlik
nazlı dağların güzel gelini
günün hesabını gecenin çilesini
irdeleme yaşa sevginin böylesini
senin yokluğunda gece azaptan öte çile
yalnızlık hüznü ile sevgim gelmezki dile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!