Hey, üzümgillerin ateş soyu!
Bu akşam iyi hazırla beni
Adımı finale yazdılar
Dur anlatayım
Ona göre yordam yap
Bir rakip var bir yerlerde
Kentimin titreyen ellerinde
Küçücük ayaklarında yamalar
Ne tutar beni kucağında
Ne atar dışarı
Yamalar
Ben, en çok güneşin ve ayın mürekkebini sevdim
Saçlarından anlağıma atlayan.
Bir ilk yaz kelebeği
Bir yudum öpücük gibi
Benim olan.
Söz, seni surlarımın dibine dikeceğim
Tahtırevan tohumu
Çoktan seçmeli değil mi yaşam
Buz ve bizimkiler
Öteye geçtik
eğreti otlar toplayalım
oramıza buramıza yakıştıralım
Afrika yeşilimiz Eskimo kızılımız bol olsun
bütün kıtalara yol verelim
bin kulaç göğersin bedenimiz aleme yetsin
herkes için bir dulda bulunsun kolumuzun altında
ey sevgili
değirmi düşlerimi değiştirdim
dön dolaş
dön dolaş
sonu serinlik
dağbaşına döşeli olsa neyse ne
zulamızın rengi dâhi yirmi bir
matine ve suare kapalı köşe
çöpten artan elimizle buluyoruz
bir de âhu
bir de şarap
bir de zahir
yarıcı oldum yâr
doğan günün
giden ayın
hışırdayan yaprağın yarısı benim.
kadehimi dolduramıyorum silme
Yol haritası çizilse de yolcunun öyküsü ve varış yeri farklıdır.
Kimi şairler şiirlerini kafalarında tasarlar, bitirir ve daha sonra kağıda dökerler. Ne kadar süreyi gereksindiği hesap edilemez ama, şiirin doğum serüveni beynin kıvrımlarından yapılmış bir kundak içinde sarıp sarmalanır ve orada bütün bir rahimsel yaşamı tamamlanıp doğuma terk edilir. Gelişim süreci sanki bir kapalı devre içinde sinirsel kameralarca anbean izlenir ve gelişmenin seyrine göre doğum günü verilir. Dışarıdan bakılınca bu, kuluçka makinesiyle civcive ulaşma biçimi gibi görünür. Sürecin koşulları, başlangıcından sonuna dek tekmilen ayarlanmış ve dışsal etkilere kapalı bir; robotik doğum.
Kimi şairler de şiir yapma sürecini yol ve iklim koşullarına tamamen açık tutarlar. Başlangıçta hesap edilmeyen ve yol güzergahında ortaya çıkan olgu ve durumları da yaratı ortamına dahil ederek ilerlerler. Hatta, diyebiliriz ki; varışta sizi karşılayan adres; başlangıçta hiç düşünülmeyen bir yer de olabilir.Bunlar da çıkış’ı değil, varış’ı önemseyenlerdir. Ya da, bize öyle gibi görünür.
burası işte
söz-bulutun devrildiği dut yeri
insan kabuğuna bin kulaç kuytu
yer’in yemişlerine anadan kalbur altı
burası işte
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!