Kadim taşların kapattığı bir sokak
Ürkek gözleri perdenin arkasında
Etekleri siyah, gömleği beyaz
Belinde mavi bir eşarp
Kulaklarına kırmızı bir çiçek sıkıştırmış
Rüzgar Yok, dans ediyor, saçları savruluyor
İstanbul şiirleri gözlerin
Yazılmadan da okunur mavisi
Ve yürekten duyulur martıların sesi
Bırak kalemi , istanbul şiirleri yazma
Gözlerinden okuyayım Üsküdar'ı
Ve nefesinde duyayım Emirgan'ı
Ciğerim daralıyor seni çektim
Birazdan sisli bir öksürük
Damarlarımda sen
Nikotin çok sönük
Adın diyorum adın
Hiçbir kaderden korkmuyorum
Bir bulutun ağlamasını göreceksem
Rüzgarlar savururken saçlarını
Şarkılarını bana getirecekse
Küçük bir çocuk
Güneşin ne söylediğini anlatacaksa
Hayat ağacım mısın
Sonsuzluk suyum mu
Bir adın aşk, diğeri hasret
Neden bilmiyorum
Yine de seviyorum
Kalemler bir başka hayat
Yağmurun döküldü gözlerinden yeryüzüne
Bir papatya durmaksızın gülümsedi gökyüzüne
İlk gül tomurcuklandı, seni bekledi tüm gece
Sen nazlı çiçek sustun
Yusuf'um sevdanın kuyusuna düştüm
İbrahim oldum , ateşinde yandım
Bir yabancı kapıda belirdi
Elinde beyaz bir gül vardı
Sonsuzluğa davet getti
Yüzünde belirsiz bir gülümseme
Bir yabancı , elinde bir gülle
Son düzlükte dağlar
boylu boyunca sıralanmış
Tepelerde bedeviler
Oklar ... bakışlar....
Ürkek adımlarla ilerliyoruz
Taş ve kum birbirine karışmış
Sen, o ufak, o soğuk, üzgün savurulan ve yalnız küçük bir bulut
gözlerin, gözyaşın aklımda dolanıyor
bir de sen rüzgarsız, kuru yalnız π,
dipsiz ufak bir beklenti
sen ki hayalin kahramanı, aşkın
() unutulma , unutulma
Kuşatılmış düş bahçeleri
Şüpheli evlerin, şüpheli bacaları
Hayat gibi biraz
Life is life
Bir kadın var perde gerisinde
Şüpheli bir kadın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!