Göz göre göre yakılır ağıt
Can alana sormak gerek
Can yakana sormak gerek
Can çalana, haramiye.
Önce başın dik duracak
Mostar köprüsünden loy
Suyun en yorgun haliyle aktığı
Bir balkan türküsünde titreşimiyle
Saçlarında gül takılı kızları
Yıkar sularında geçmişi
İpek işlemeli mendilini savurup
I
Toprak üstüne türkü yaktı adam
Yandı teni dokunduğu yerden
Üzüm kütükleri harladı harlayacak
Zamanın kancası geçerken boynuna
Yokluğun inkârıdır suskunluk belki
Kanın, ölümün/ dul bir kadının-
Yanan kızının saçlarını okşaması gibi;
“uygar” ölümlerin sardığı geleceğimiz ya da.
Yokluğun inkârıdır belkilere yer vermeden
Kırlangıç mevsimin katledilişi eyvah!
“Savaş sanatı”nı milattan önce
Bilmem kaç yılında yazmış Sun Zi
Savaş düzenini yazmış, saldırıyı
Zaferi yazmış hesabı bilenler için
Erich Fromm, sevme sanatını yazmış
Ben seni her daim çoklukla sevdim
Senin içindeki benle bizi sevdim
Sessiz sesinden diline konan kuşlar,
dallarla söyleşen gülünü sevdim.
Sözcükler sözlendi sazın telinden
Karanlığın köhneliğidir, meydan okur aydınlığa
Suskunluğun şiddeti ve bedelin ağırlığı nasıl ödenir
Varoluş bir cezaya dönüşüyor; cisimsizlik, hiçlik ya da
Kuş ve kadın seslerine bu tahammülsüzlük neden bilinmez
Bilinen unutulan adaletin ve vicdanın kıyılmasıdır her an.
Her gün aynı yolu yürümek gibi eskiyor zaman
Yüzüm, ellerim eskiyor, saçlarım bir başka renk
alıyor gün geçtikçe. Gün geçtikçe aşklar eskiyor tükenmişse
kaynağı; soluksoluğa mışsın gibi, mış gibi yaşanmışlıklar.
Unutkanlık her şeyin üstüne çıkıyor hey hat!
Bir yerde şapkanı unutuyorsun, gözlüklerini bir başka yerde
Kimi aşkı, sevdayı, kavgayı kuşanmıştı
Kiminde naz, tebessüm, kimi hançer kınında
Kaç sözcük onca dilbaz şairi kuşanmıştı
Yazılacak bir şiirin harcını karmak için.
Telaşlı, yer almak için her biri bir dizede
Gece sustu ay sustu
Tende acılar sustu
Yardan ayrıldı yürek
incindi düşler sustu.
Değerli Şiirdostu Ali Bey,
Şiir Grubumuz ' Mavibulvar Boydanboya '
Davet ediyorum, üye olursanız memnun oluruz.
Segi ve saygılarımızla.Erdoğan Vural