Ne Ahmet Arif oldum
Ne Necip Fazıl
Nazım usta tanısa
Kalemi elimden alır
İşine gücüne bak der
Usta oğlum ver dedi üstüpüyü
Çırak yaranma çabasında öğrenme telaşında
Elleri küçük ve kirli sanki yetmiş yaşında
Kim bilir neleri yüklenmiş derdi başında
Hiç konuşmadılar gözleri donuktu
Üstü Kalsın dostum üstü kalsın
Kırılsın zincirler kapılar açılsın
Gökten üç top ışık insin
Biri sevda biri umut birde barış
Sonra çocuklar şen şakrak oynasın
Uzun gölgeli ağaçlar olsun
Baharı beklerken yüzümü döktüm
Yaramı saz ile söz ile ördüm
Hamsiyi kavağa çıkarken gördüm
Lal olan dile sohbet ne gerek
Üşüdüm irkildim gece yarısı
Yaşamın basitliğini bilse,
Daha çok hata yapar,
Doğruyu yalana katardı,
Bir bilse sonunda ölüm yok,
Küfür duman atar,
Kadehler dolar taşardı,,
Dağların sisinde kaybolmadılar
Direndi umutları inatla
Birkaç bağım lahana
Birkaç patatesle mutlu oldular
Öyle haykırdılar ki uzaklara
Sen varmıydın oğlum
Bir gülü koklarken
Mavi düşlere uyanırken
Sabrederken zamana
Ve seni izlerdim düşünde
Ölmek Lazım Memleket için
Sevmek uzakta çalan eski bir ezgi
Davamız boylu boyunca uzanmışken
Kim gider ki sevdasının peşinden
Memleket ki dertlerin en hası
Yiğidin namusu ve de hayası
Aldanma geçen zamana
Hal bırakmaz adamda
Susma her kayboluşta
İnerken bir sis bulutu şehre
Kınama kendini sına,
Her vuruşmada düşerken toprağa
Masa üstünde bırakım gözlüklerimi
Birkaç sayfa şiir
Kurumuş gül yaprakları
Bir oda dolusu yalnızlık hatıram olsun sana
Sen seversin vedaları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!