Gözlerim yolunu izler dururken
Üç beş nöbetinde ayaz vururken
Başı boş köpekler şimdi ulurken
Şehadet demi olmuştur şimdi
Ayrı düştük gemimiz karaya geldi
İki dağın arası bir vadi,
Hava puslu ve ıslaktı.
İhanet kokusu sinmişti,
Konuşmak yasaktı.
Kuşlar sessiz ,karıncalar yürümüyordu,
Hain bir mermi sessizliği bozdu.
Her sabahın seherinde
Umuda geceden aydım
Adımladım tesbih tanesi sabrım
Selam verdim selam aldım
Zamanın gölgesindeyken yaşam
Kent gönlümüze göre akıyor
Garantide misak-i milli sınırları
Çocuklar şen şakrak hür
Ocaklarda duman tütüyor.
Seninmi sandın bu derya deniz
Bu ağaçlar börtü böcek
Evler arabalar ve gökyüzü
Seninmi sandın !
Elini kaldırmanı gözünü kırpmayı
Her şairin bir yarası vardır
Acıtan gülün dikenidir
Ya gülü kopartıp eline alır
Yada kendini kaleme vurur
Seneyi devriyesindedir her bahar aşkın
Ölmüş bir sevdanın yasında birazda şaşkın
Sevdayı yüklenmiş ,ahu zar gönlüm
O yâri gönlüme, serime gömdüm
Belki bu gündüm, belki de dündüm
Hayali düş ilen karamıyorum
Kelamım halini ,aynada bildim
Güneşin sözünü tutmasını
Her gün doğmasını
Yırtıp gecenin sahnesini
Gökyüzünden selamlamasını
Ve yurdumu Anadolu’mu
Köy kahvesinde ikram çayını
Her tutuşma anında
Gülümsemesinde ablak yüzlü bir çocuğun
Ve kelebekler uçmadıysa düşlerinde
Sil ne varsa düne ait dogmaları
Baykuş gibi izleme tüm olanları
Karizmatik bir sahnesinde hayatın
Zamanı durdursam
Sümüğü akan bir çocuk olsam
Bıraksam işi gücü
Hep bunu kovalasam
Hep heybetli olacak değiliz ya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!