Gider ayak
aklımda kalan pasın tek çivisi
Kirli bir çığlık
Bir yaprak daha düşüyor
Sayısız acıların,bağrından
Tutanaksız bir zaman diliminde
Gitme desem gideceksin
Çok sevdiğin munzurlardan
Ansız ve zamansız;
yaralı eylül gülüşlerinde
Mevsimlerden Hazan,
Aylardan eylül
cüzzamlı bir yalnızlık içinde.
Şehirler suskun,
Hey sen!
Yemin diye üzerine el bastığım çocuk
Toprak diye içime çektiğim
Adını üzerime örttüğüm çocuk
Yol diye ardına düştüğüm
Bu kıyamet bir ayrılık edemez ki
Haberin var mı senin!
Her şiir’in
sana çıktığı saatlerdeyim
susuyorum
artık sesizce
şimdi yoksun,
hasret büker boynunu
yüreğimin kıvrımlarında
ne yana baksam gözlerin
gelincikleri okşuyor
gülüşün yitik bir mevsimin kıyısında
Seni düşündüğümde
hasret esiyor bütün rüzgârlar
yıkılıyor uzaklıklar
Özgürlük kokuyor tüm sokaklar
güz geldi yine.
Bitmekle bilediğim
yalnızlığın bana ayırdığı
yokluğun düşüyor yakama,
bitmez bu mültecilikte
kır göğsümü sızını saklayan en sert yerinden
ruhumuzun bağları kopunca ne kalır geriye
ne kalır anlat bana.
hangi ağıtın boşluğusun
hangi hasrettin uzaklığısın
söylesene
Sürgün çıkmazlarımda dirence yazılmış
en güzel anlamlı anıydın
senden sonra boğuyor beni buralar
Sulara kapılmış kaç rüzgar tini varsa
Erguvan bakışlarda kayboldular.
Her güz yaprağı sancısına inliyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!