Kimse inanmıyor gerçeğine acının
İçerimde körkütük bir yangın
isyana gömülü
tetiğin ucunda Özlemlerim
Pusu kurmuş patikalardan geçiyor
İlmik ilmik sökülüyorsun içimden
Mevsimler gibisin artık
Gittin benden,
Döküldü buram buram
Bir sonbahar masalı
Gece senin gözlerinde kalsın
yalnızlığım çoban ateşi
göğsümün taş duvarında
gölgelenir alev alev
karıştım;
uzak kentlerin kalabalık düşlerine
kirlenmiş suların ay ışığı içtiği yerde.
dağ delisi yüreklerin
bütün gidişleri
masmavi bir gülüşle
Emsalsiz,
destansı bir kahramanlık…
yaşam ölümü kucakladığında
dili lâl,
bir sevdanın sürgünü olmuşum
çok sesli yanılmışlığımın ortasında
buruk bir yorgunluk
ağırlaştırılmış müebbet
susmalarım
Gece yorgun,
gecedeki yıldızlar sönük
Telaş içinde patikalar
akıyor yürek burkan anılar
Deştiler göğün göğsünü
Kesip attılar etten tırnağı
Bıçakladılar gözlerimizi
Kızıl düşler görür olduk
Gider ayak
aklımda kalan pasın tek çivisi
Kirli bir çığlık
Bir yaprak daha düşüyor
Sayısız acıların,bağrından
Tutanaksız bir zaman diliminde
Gitme desem gideceksin
Çok sevdiğin munzurlardan
Ansız ve zamansız;
yaralı eylül gülüşlerinde
Mevsimlerden Hazan,
Aylardan eylül
cüzzamlı bir yalnızlık içinde.
Şehirler suskun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!