Dost meclisinden gayrısına göstermeden kabuk tutmaz yaramız. cem olacağız serüvende, bulutlarda gürlemeye hazır olacağız… Gülmeler toplayacağız ve şimşek gibi kahkahalarla çakacağız yeryüzüne…
gökyüzünden kalma kara bulutlar
Yağmur cürmünde gölgeler doğururken
yatağını kaybetmiş nehirler,
Kararıyor göğün vurulmuş yüzünde
Şimdi demirde dövülmüşçesine
patikalar kanama mevsiminde
Ardımda bıraktım günleri
tükettim zamanı.
kaç bahar geçti üstünden
kaç kış gelip çattı,
gölgesi kaybolan gülüşlerimden
anlamadım
Hoşça kal .
söyle ve usulca öp gözlerimden..
Hey tükenmez acı....
Acı nasıl anlatılırdı ki..!
Uzak bir memleket gibi özlem
gecenin zapt edemediği
Kalbim acıyarak geçiyor gözlerinden.
yağlı urgan oldu
Uykulu bir denizin koynunda
Hel dağının hangi mevsiminde
Ay öpsün gözlerinden
Baba ocağı kanlı geçit
dargın türkülerin
acılı melodisini nasıl tutuştursun
hep göçleriyle
yüreğinden havalandı
sürgünlüğüm
Küçük bir çocuğun göz yaşıdır
kurumadan
bağıra çağıra akıyor
Ne zaman gökyüzüne baksam
yalnızlığı dinlesem
dans eden yıldızlar
gökyüzünün
Yüreğini vermeli insan!
Tuttuğu ele,
kucakladığı dosta,
dokunduğu omuza,
Ben munzur`un hırçınlığı
Bagok dağının
esmer gülüşüyüm
bak gözlerime




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!