Dost meclisinden gayrısına göstermeden kabuk tutmaz yaramız. cem olacağız serüvende, bulutlarda gürlemeye hazır olacağız… Gülmeler toplayacağız ve şimşek gibi kahkahalarla çakacağız yeryüzüne…
Ardımda bıraktım günleri
tükettim zamanı.
kaç bahar geçti üstünden
kaç kış gelip çattı,
gölgesi kaybolan gülüşlerimden
anlamadım
Hoşça kal .
söyle ve usulca öp gözlerimden..
Hey tükenmez acı....
Acı nasıl anlatılırdı ki..!
Dışımıza bakmayın
İçimizda işler felaket
Hayat o kadar ucuzdu ki
Estikçe rüzgar
Düşen bir yaprağa saklayasım kalmadı
vursan da kendini şiire
Gecenin kõr saati
kurşunlandı şiirimin ilham tahtası
kalemim çığlık
kağıdım sabıra teslim
alnımda fişek
boynumda urgan
Gittin ya gözüm
şimdi kim dokunacak
şelpe vuran pirlerin ellerine
kim baş kaldıracak esarete
küllenmiş dağ ateşine
kim türküler söyleyecek
düşünmüyormusun?
ardında bıraktıklarını
boynu bükük hallerimi
hangi mevsim saklar ki
avuçlarıma bıraktığı yanık izleri
bir bir yazıyorum kırılgan an(ı) larımı
Satır aralarına saklıyorum
Kayan her yıldızı
Say ki
Hiç pervane olmadım ateşine
Say ki
Her kelimeni öpüp koymadım
geç kalınmış bir devrimin
şafaksız yeliydiler
zamansızlığın soğuk rüzgarında,
sessizliği örtünen deniz gibi gülümsediler
güzden dökülen maviliklere.
Elveda demediler
Bir taraftan rüzgar
diğer taraftan sen
kurşun ağırlığında adımlarım
acılarla yürüyorum sabahlara....
bana sesinin nehirlerinden
çağlayanlar getir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!