Bilir misin
bir inat ki dost
şafaklı dağların öfkesidir
buz kokulu rüzgarların estiği
gün görmez pusuların tetiği
gece soğuğunun saçlardaki kokusudur
Kimse inanmıyor gerçeğine acının
İçerimde körkütük bir yangın
isyana gömülü
tetiğin ucunda Özlemlerim
Pusu kurmuş patikalardan geçiyor
İlmik ilmik sökülüyorsun içimden
Mevsimler gibisin artık
Gittin benden,
Döküldü buram buram
Bir sonbahar masalı
Gece senin gözlerinde kalsın
yalnızlığım çoban ateşi
göğsümün taş duvarında
gölgelenir alev alev
karıştım;
uzak kentlerin kalabalık düşlerine
kirlenmiş suların ay ışığı içtiği yerde.
dağ delisi yüreklerin
bütün gidişleri
masmavi bir gülüşle
Emsalsiz,
destansı bir kahramanlık…
yaşam ölümü kucakladığında
Dışımıza bakmayın
İçimizda işler felaket
Hayat o kadar ucuzdu ki
Estikçe rüzgar
Düşen bir yaprağa saklayasım kalmadı
vursan da kendini şiire
dili lâl,
bir sevdanın sürgünü olmuşum
çok sesli yanılmışlığımın ortasında
buruk bir yorgunluk
ağırlaştırılmış müebbet
susmalarım
Gecenin kõr saati
kurşunlandı şiirimin ilham tahtası
kalemim çığlık
kağıdım sabıra teslim
alnımda fişek
boynumda urgan
Gece yorgun,
gecedeki yıldızlar sönük
Telaş içinde patikalar
akıyor yürek burkan anılar
Deştiler göğün göğsünü
Kesip attılar etten tırnağı
Bıçakladılar gözlerimizi
Kızıl düşler görür olduk




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!