sonumuz bir yangın oldu işte
yas üstüne yaslara boğulduk
her gün bir acı daha bırakıldı yüreğimize
tuzlu gözyaşı yağmurunu tattık
tohumlardan tohumlara serpildik
kaç kişi kulak verdi ki sesimize
alıştım tarlalarda
karıştım gelinciklere
ağzımın kıyısı kırmızı
bir öpüş kurbanı
sular
sevmelerden ölümlere gidip gelip durdu
az önce daha sonra ne farkeder
gelip gitmeler ansızın
bir ziyaretçi gibi kısa oturur
sesinde inanç vardı
birde söyleyemedikleri
kendi kendini besleyip
tırmanırken dağa
şımartılmış olmanın
o pek de hoş olmayan talihsizliğiyle
aşırmalarında bile
bile
muştular sunacağım
içinin saklılarını
düzelmez eğrileri
yontulur
kırık yanları
kemikleri
biliyorum çok da kolay değil
sen orda ben burda
aslında ne sen bana yabancı
ne de ben sana
çoğalan bir bahçede
arsız bir ağacın meyve dolu
buyrun oturun
yine gecikti hayallerimiz değil mi
kurumuş ağızlarda çıt yok kimseden
yazık dünyanın sonuymuş gibi
derin uykularda sonsuz soluksuz
sevi kokusuz burunlarla
'' Sevgili Seher ' e...''
yeniden eksilmekten korkarak
bir çerçeve yaptırmış kendine
yaşayıp duruyor içinde
kendini kanatarak
''Düşüm ne denli derin olursa olsun,hiçbir zaman onun
içinde kendimi yitirmek tehlikesine düşmedim.''
Jean Paul Sartre
nerdeyim böyle
bir hoş derinlikte
ölmeli
yoksa ölmemeli mi
bir uzun düşünmeli
uzattıkça uzatıyor acıyı
yakarışında isyan var
siirlerinizi okumaya yeni basladim; ama gercekten cok mutevazisiniz :))) bunlar gercekten cok guzel siirler :))) sizin dediginiz gibi degil yani...
artik ben de takipciniz olacagim :)))
fanclub'a alin beni :)))