kuşku düşlerine yatmıştır o şimdi
neler neler görmüştür
kim bilir
renkli mi
siyah beyaz mı
bilemem bunu da
karanlığına bürün
nerde aşk
ara bakalım
büyütemediğin çiçekler aşkına
kediler de rüya görür
kedi uykularında
konuşurlar da rüyalarına göre
iç çektikleri bile olur
arada horlamaları da
tek gözlerini açtıkları da
yokluğundan sonra belki bir nedeni vardır
kırık asi bakışımın
gülümserken hüzünlenen
gürlerken yumuşak
bilmem ki ne yapsam
sussam olmaz diyorsun
susuz
yüreğimin şelalesi
sözcüğe akıyor yalnızca
yalnız
tefsirsiz bir sözcüğe
rüzgârla gelen koku
hiç değilse
ihanetsiz gelip geçiyor
rüzgârla
gönlümün eğretileri
taşlaşmış hayaller
ucuz altyazılar altında
akla aykırı çiçekler
eski güneşler kırık
heves biriken gecelerde
giderek gözler kıraç
kırık küpler durağında durduğunuzda
usta aramayın boşuna
bir küpe
kırık küpe
yoldaş olmaz hiç kimse
acım kül rengi adı konulmamış bilinmedik tanımlanamayan
hiç değişmemiş olan tüterken ağızlarda bir ölü çocuk uykuları
kaçıran oysa anaç bir kadınla büyüyebilirdi karanlıkta ay bile
ediyor isyan sıkça bulutların ardına geçiyor aydınlatmak istemezcesine
bir asalet ki esnek bir solgunluk ki kaya gibi kollarını uzatan düşünceler
sürgünde şimdi tüneyenin sesi saat vuracak kayıbı arayalım durgun sularda bir gölge vardır renksiz elbette dolaşan yıldızları bulmak için
beni mi çağırdınız
buyurun
geldim buradayım
zaafları anlarım da anlamam
ekonomi bilgimse hiç yoktur
siirlerinizi okumaya yeni basladim; ama gercekten cok mutevazisiniz :))) bunlar gercekten cok guzel siirler :))) sizin dediginiz gibi degil yani...
artik ben de takipciniz olacagim :)))
fanclub'a alin beni :)))