Uçsuz bucaksız enginlerde ben bir denizaltı olsam
Ruhum daraldığı vakit dalıp gitsem denizin dibine
Pehlivan bir balinayla güreş tutup el ense çeksem
Rakibi gücendirmeden heybetli sırtını çalsam yere
Azgın köpek balıkları muhabbet için peşime düşse
Safranbolu eski çarşıda
Evler birbirine yapışık
Bir çıkmaz sokakta
İnsanlar tarihe âşık
Geçiyorsun semercileri
Şımartmış seni Romalılar
Firavunun taşını çalıp
Sultan Ahmet’e koymuşlar
Benim şu yalan dünyada
Bir çakıl taşım bile yokken
Seninse öyle ulu orta
Bir kişi alacaksa bir kızı
Ne diye bin kişi ister
Derinden yürek ağrısı
Sanki olasılık mı dinler
Bir deli kuyuya taş atsa
Hoş geldin deniz kızı
Şeref verdin kıyıma
Sen denizlerin ışıltısı
Buyur gel soframa
Belli ki yorgunsun
Bizim çocukluğumuz ucuzdu
Oyuncak istemezdik kimseden
Sokaklar tıka basa doluydu
Oyuncak, hani o en güzelinden
Tıpkı define arar gibi dikkatli
İyi akşamlar sevgili seyirciler
Wembley’den aktarıyorum
Soğuk bir Londra akşamı
Bendeniz bir hayli üşüyorum
Zemin futbola elverişli
Galata Kulesi’ndeyim
Sana geldim Hezârfen
Bir telaş içindeyim
Heyecanlı, bir bilsen
Merak ediyorsun biliyorum
Hüzün sepeti sensin demek
Sende varmış her bir bela
Hüzünler koy demet demet
Sakın elini korkak alıştırma
Zehir zemberek dolsun sepet
Dikilir boğazın sırtında
Yeşiller içinde bir hane
Ulu orta meydanda
Güller açar Gülhane
Yaslanıp bir ağaca
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!