Duruş
Kökü sökülen
Ağacın
Umuda
Kahve fincanı açmasıdır
Ne kadar sıkı sarılırsan kabına
Düşen çocukluğum, Penceresi rüzgâr düşüm
Çiçeğin sonbahar feneri,cemre zamanım
Hatıraların siyah bir örtü
Takvimdir çocukluğum
Yaprakların her damlamasında
Düşe yazdım
Sonsuzluk akıntısıdır zaman.
Düşler gezgin
İnsanlar zamanın ırmağında
Sığ kumlarda yüzüşlerde
Kışın beyazlıklarına akıyor
Balık çırpınışıdır ayın doğuşu
Düşüm
Düşleri olan çocuktular
Elbiseleriyse yarım kefen
Zamanın bataklığında açan
Çiçektiler
Bir şey olmalı bir şey
Bu kez başka bir şey olmalı
Mesela
Cebimizdeki son paramızla
Eminönü’nde balık ekmek alıp
Doğdum
Güneş ışığı açsın diye dallarımda
Küllenmişim oysa
Daha annemin karnında
Yapraklarım karanlığın içinde
Doğma çocuk, doğma
Ücretsiz sevgilerin şiddet gördüğü
Sansürlendiği umutların
Bir dünyaya, doğma
desemki diyemem sana
soruldu benden önce
aşık olanca
ama inan yazılmasaydı
ilk nimet sen olurdun
hemde yüreğimin fırınında pişen
Devrimimin sonu aşk
Kırık kanadımın bandı aşk
Avuçlarımdaki ter aşk
Emeğimin zulme direnci
Gönlümün sargısı aşk
Babamın nasırlı eli
Tuzunu içtim denizin, mavi gözlerine batmasın diye.
Usta değildi yelkenciliğim, alabora oldu mevsimler
Şehirler dolusu yaşam battı yüreğim de.
Ne çok köpek balığından tayfalarım vardı, yunus kılıklı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!