Ahşap bir gemi yolculuğuydu yaşam
yıllardan bir ağustos günüydü demir aldım
Her limanda bırakılan bir umut,
birkaç damla yürek yağı
Zamanın güneşe batışında, mahsulünü bıraktı
Hep ondandır haramilere boyun eğmezliğim
Hayatın vurgunları ıslatınca gönül camını
Üşür, içine işler kalp sızıları
Yalnızlık rüzgârları tenine dokunur
Gölgesi düşer sığ yaşamların üstüne
Hüzündür tek arkadaş gerisi çıkmaz sokak
Tırmık yarası solumalar gül denizinde diken
Gözlerin damladı bir gün
Bir iki damla
Beni uğurlamaya
Gidiyordum
Sonsuza gitmeden biraz önceye
Beyaz gül
Masumiyet tanrıçasının gelinciği
Hıçkırıkları gizleyen gonca
Anneye elveda türküsü
Kırmızı gül
Islanıyorum
Gamzelerinin gözlerime gönderdiği mektuplarından
Ağlama artık
Perdeleri kapalı arka bahçem
Kapıldın bir çiçeğin özüne
Ölümü hep çocukluklarımda yaşadım
Ondandır hep çocuk kaldı yitik zamanlarım
Ondandır ırmak gibi sızı akar her yanım
Sessizce geçtiler geçmişten kopuk
Sanki beni hiç sevmediler
Kadınlar hatırladı yağmur
Gözlerine bulut olamadığı
Kentler kurmuştu saçlarına
Beyaz dalgaların bulutu sardığı
Eğer bir gün aklına düşersem
Olur ya
Onurumu kırdığın sokaklardan bir gün yine geçersen
Birkaç kelime dökülmüştü benden yerlere topla
Eğer bir gün yine yalnızlık içine çökerse
Ömür bitince
Karanlıktan elbiseyi giyer yürek
Toplanır bir çukurda gözyaşları
Ayrılığın hüznü kemirir içini
Titreyen bir rüzgâr eser
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!