Ekmeğin kokusuyum
Dolaşırım
Yaşamın arka sokaklarında
Kuşatılmışım anlaşılmamışım
Dağlara mahkûm edilmiştir türküm
Yaşam seslendikçe omuzlarımda
Gözaltına alınmışız, yavrularımız ıslak bir mendil
Gözlerimizi dayadıkça hatıralara, kollarımıza atılmışlar
Işıklarını tutmuşlar, zincir kıran cinsinden.
Ekmeğin vesikalık olduğu
……………. İlk şiir kitabımı yollamış
Emek nedir baba?
Elmasın ışıldayan teri,
Karıncanın didinişi,
İsyanın ezgisidir,
Yavrum,
Satılık bir yaşama.
Dağ Çiçeği
Yaban gülü, Hasret güneşi,
Yaban gülü,yalnızların sevdası,
Yaban gülü, henüz bestelenmemiş şarkı,
Yaban gülü,yaralı ceylanların hikayesi.
Gözlerimize bakarken
Birlikte çocuktuk
Ağlayan zaman mektupları
Postaya verilmemişti daha
İlk sözcüğümüz bakışlarımızdı
Çingeneler
Kapılar vardır ahşap
Deniz dalgaları gibi
Mazi yüreğe dalgalanır
Kapılar vardır çelik
Sonbaharın şafağına hamile
Beyaz bir kefene açılır
Hiçbir zaman büyük şiir yazacak kadar İstanbul olamadım
Tramvaylar geçmedi tarihimden
Tütmedi sokaklarımdan Sait Faik.
Boğazı yutacak kadar su içemedi kanayan yanlarım
Beyoğlu’m olmadı
Çanakkale de şehit olmuş derler babasına, yaşlardan süt vakti
Daha 20 sinde
Oğlunu, görmüşmüdür bile bilinmez
Sarılmış kollarına ölüm, bir doğum vakti
Kanı yüreğinde, dalı özünde
Ninni söyledi ölüm ezgileri beşikte
Ben istiridyeydim
Sevdansa kum tanesi
Aktın içime damla damla
Beslendi sevdamla
Sardın her tarafımı
Kapattım kabuklarımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!