Dondurucu soğukta oturan kadının
Bir gözünden suluboya,
Bir gözünden tiyatro perdesi akıyordu
Ağaçlar susarak konuşur
Yaslanır yapraklarına bir ilkbahar vakti
Tomurcuklanır çiçek olur
Canının aynasıdır özü
Küçücük bir fidan tanesi
Büyüdükçe küçülür oyulur içi
Suya şiir yazmak istiyordum
Buz kalıpları kalem
Mevsimler değişmiş
Şaşırmış sular, akacakları yönleri
Güneşi görünce, buhara amele olmuş
Sen yoksun gönlümün sokaklarına kar yağıyor
Yalnızlık limanına demir atıyor ruhum
Geceleri yıldızlar sönüp,gönlümde deprem oluyor
Yıkılıyor içim,umutlarım umutsuzlaşıyor birer birer
Naftalin kokan sevdalarım
Bıraksam sizi geriye
geriye dönermiyim kendime
ne zaman sonbahar gelse
sarı sarı yapraklar dökülür kalbime
sevdan boğazımda yudum,gözlerimde yaş olur
Aynalar
Beni terk etmeyen yoldaşım
Mektuplar bırakırsınız her damlanıza gözlerimden
Sessiz kelime yolculuğuydu seninle yaşadığımız senelerce
İlk sevda ışıltısını bırakmıştım gözlerimden içine
Öyle sıcacık bakmıştın ki kendime bakıyordum sanki
Efsane, Denize batmış yassak umutların şehri
Köpek balıkları parçalıyor hazineleri.
Aç bulutlar, dikilmiş tebessümleriyle açmaya hazır başak
Alın teri suluyor, yağmur yerine.
İpe asılmış, öksüzün gözlerindeki ışıltı
Odalarda yalnızım
Etrafım yanık kokusu
Ejderha olmuş nefret
Üzerime ateş püskürtüyor
Annemin emzirdiği sütün kokusu burnumda
Su üstünde yüzersen yüzücü
Yazdığın kelimeler donup buz olursa şair olursun
Kapılar
Sicilyalı mafya babası
Eli silahlı
Hafifte
Demir yığını
Garibe kapalı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!