Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Çok da fazla bir şey istememiştik aslında
tek derdimiz
evimiz barkımız
bir de söylenecek şarkımız
azıcık da diğer insanlardan farkımız
olsa da yeterdi...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Çok katlı ve asansörsüz evlerde oturmak hele de yaşlılar için ne büyük derttir... Hem de çok serttir yaşananlar, hele de yaz aylarında, bir de erken doğmuş gençlerden isen, yaşın yolun yarısı, çarpı iki ise üç ise yandığının resmidir, hem de renkli resmi...


Bir de şu var, kendine çok iyi baktı ise bir yaşlı hanım ya da bey gençliğinde, ilerleyen yaşlarda da çok büyük sıkıntılar çekmiyor. Vücudu yıpratan en büyük etkenler en başka alkol, sigara bir de stresli yaşam...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Eskiden bir yakınımızı da arasak, resmi bir kuruluşu da arasak, karşımızda bizim ile konuşan kişi canlı canlı ve de heyecanlı heyecanlı konuşurdu... Ne zaman ki bu telesekreterler çıktı karşımıza her şey alt üst oldu, her bir şey birbirine karıştı...

Bir devlet kuruluşu ile ya da özel sektörden bir kuruluş ile illa ki irtibatınız oluyor, telefon açıyorsunuz haliyle... Hemen o telesekreter denen muhterem, karşınıza çıkıyor. Önce ilinizi istiyorlar, sonra nasıl bir işlem sizin ki onu öğrenmeye çalışıyorlar lakin telesekreter hanım seçenekleri öyle hızlı sıralıyor ki yetişemiyorsunuz, onun da kolayını bulmuşlar, sıfıra basın bir daha dinleyin. Bir daha dinleseniz de işleminiz ile ilgili seçeneği bulmak deveye hendek atlatmak kadar, ağzınız ile leylek tutmak kadar zor... Bir daha dinlediniz mi telefon da para yazıyor en Türk Liralısından, telefon faturasını öderken vezneye gidip de bunu öpücük ile ödesem diye bir şansınız yok...

Bir kurumu aradım. Hemen bu telesekreter vatandaş karşımda. ''Lütfen bire basın'' Arkadaş tamam bire basalım basalım da sonra... Hadi bastık bire, peşinden on tane seçenek sıralanıyor birden sonra gelen bölümde... Hayır aklında tutamıyorsun ki... Hele de benim gibi balık hafızalı bir adam hiç aklında tutamaz diyeyim yani... Sonra tekrar başa dönüp tekrar dinliyorsun. Onda da beceremedin mi sinirlenip kapatıyorsun telesekreterin suratına... Onun için hiç bir şey fark etmiyor. Bir de sövüp sayıyorsun, hem telesekretere, hem de o kuruluşa... '' İnsan az daha basit yapar, kolay yapar bu telefonda ki yönlendirmeleri değil mi ama?''

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Temmuz ortalarıydı
yanmış yıkılmış şehirlerin
tam da kıyısında
dağ yürekli çocuklar oyun oynuyordu...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Düşünüyorum, düşünüyorum bir türlü işin içinden çıkamıyorum. Hep kulağıma giriyor bir yerlerden ''Tencere dibin kara seninki benden kara.'' deyip deyip duruyorlar... Elime kaç tane tencere aldıysam, kara olanı da var olmayanı da var. Sayın pek bir muhterem zatı devletlerinin bu konuya acilen çözüm bulmasını istirham ediyorum... Nasıl böyle bir genelleme yapıyorsunuz?

Tencerelerde bir çeşit değil ki kardeşim. Bunun düdüklüsü var, düdüksüzü var, dar tencere var, geniş tencere var, tava var. Derin tencere var, az derinlikte olan tencere var. Çabuk pişiren tencere var, yavaş yavaş pişiren tencere var. Hayır bir de tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş derler. Nasıl oluyor da tencere, başkasının yardımı olmadan yuvarlanıp kapağını buluyor? Yoksa birileri bize kapak mı yapmaya çalışıyor?

Hayat kararmış zaten, bir de tencerelerin ve pencerelerin dibi kara olmasın. Hayır bir de şimdi o tencereleri kalaylatmak lazım ki bu devir de bu saatte kalaycıyı nereden bulacaksın? Kalaycılık eskidenmiş, şimdilerde memlekette kalaycı mı kaldı? Yok eğer ki siz birilerine kalaylayacaksınız, bakın ona bir şey diyemem. Ben de kalaylıyorum ama içimden hem de tekrar içime doğru, dışıma doğru olsa, amcalar ham yaparlar...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Terfi İşlemlerimiz derken sadece benim değil, tüm millet olarak hepimizin terfi işlemleri bunlar zamanımızda... Terfi derken, hemen bana soracaksınız memur ya da işçi olanlar veya özel sektörde idareci konumunda olanlar ’’Hayırdır müdür, daire başkanı ya da genel müdür oldukta bizim niye haberimiz yok?’’ Yok, yok daire başkanı, genel müdür ya da müsteşar filan olmadınız hiç bir yere, ona ben karışmam. Terfi durumumuz şöyle ki millet olarak asosyallikten sosyalliğe doğru terfi etmiş bulunuyoruz.

Yalansa yalan deyin bu günlerde bir çoğunuz idari izinli olarak evdesiniz. Çocuklarınız ile hanımınız ile daha çok zaman geçiriyorsunuz. Aynı oda da oturup beraber çekirdek çitliyorsunuz ya da Oscarlı filmlerden birisini hep beraber seyrediyorsunuz, ne güzel iyi de ediyorsunuz... Belki yaşınız gelmişse emekliliğinizi düşünüyorsunuz, o da iyi... Kimi zaman evinizin bahçesinde işe gitmeyen komşularınız ile sohbet ediyorsunuz, ne ala, daha ne olsun... Bakın sekizinci kattaki Behiç Bey ile ilk defa karşılaştınız üç senedir bu sitede oturduğunuz halde hiç görüşmemişsiniz...

Bulmaca çözün oğlunuz ile kızınız ile ya da torunlarınız ile kitap okuyun. Çok küçük ise torunlarınız onları biraz şımartın, tabi ki sosyal mesafenizi de koruyarak. Sosyal mesafenizi korumadınız mı hastanelerde zorla hem sosyal mesafenizi hem de hayatınızı koruma altına alırlar bilesiniz, benden söylemesi...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Annelerin gelmiş geçmiş en büyük silahlarından terlik. Tarihçesine girecek olursak, çok derin. Tarihte ilk terliği kim, kime fırlatmış? Hiç işim gücüm yok günlerce, aylarca bunu araştırdım... Olay Milattan Önce 8. Asırda gerçekleşiyor. Bir mağarada onbir çocuğu ile yaşayan karı koca yemek yüzünden tartışıyor, tuza batırılmış horosororsus cinsi, dinozor eti yemeği beğenmeyen evin beyi, pardon mağaranın beyi, hanımına cart curt edince, hanımı da yine beyinin yaptığı ceylan derisi terliği kocasına hışımla fırlatmış, sonrada ''Zıkkımın pekini.'' ye diye çıkışmıştır...

Gelelim terlik fırlatma tekniklerine. Anneler mutlaka bir köşeye ayırırlar fırlatılacak terliklerini. Her terlikte bebelere fırlatılmaz. Fırlatılan terliğin hızı saatte kırk kilometrenin altında, doksan kilometrenin de üstünde kesinlikle olmamalıdır. Kırk kilometrenin altında oldu mu hedefe ulaşması, üstünde olduğu zamanda yaralaması ihtimal dahilindedir...

Eğer ki solaksanız sol eliniz ile, sağı kullanıyorsanız da sağ eliniz ile fırlatmalısınız... Bir eliniz ile iş yapıyorken, örneğin ütü yaparken fırlatmanız, biraz tehlikeli olabilir, kaza geçirebilirsiniz. İki elinizin de serbest olması kendi yararınızadır...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Argo da çok kullanılır ''Terso yapma bana'' da denir. Yanlış yapılırsa o yanlışın hesabı sorulur anlamında racon kesmektir bir nevi... Bakmayın ben de ters adamım, benim de tersim kötüdür. Çatmam kimselere, niye çatayım ki? Hayat bana çatmış zaten... Geçen gün sigarayı aldım ağzıma tam yakacağım, çaktım çakmağı, gitti filtre, tersten yakmışım, al sigarayı çöpe at...



Arkadaşlarım hep takılır ''Kamil sen de dikkat et be her şeyi birbirine karıştırıyorsun.'' derler. Ne yapayım kafa da bin türlü olay, tilkiler gezip duruyor beynimin içinde de kuyrukları yine de birbirine değmiyor. Bazen yemeğe tuz dökeyim derken, şeker boca ediyorum, sonra da şapa oturuyorum. Çorbama karabiber dökeyim derken pul biber döküyorum...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

TezgahIşıkları Kapat
Yıllardır bize tezgahlık yaptın
bilirsin bizi
bize çok kurulduysa da
biz kimseleri tezgaha getirmedik...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Tilkiler Yaylası adlı dizimiz yirmisekiz senedir 1466 bölümdür devam etmekte... Bu yirmi sekiz senede ve 1466 bölümde ne sanatçılar geldi geçti buradan... Ne figüranlar geldi geçti... Ama bir yere kadar figüran olayın da tıkandık kaldık birader, ne yapacağımızı şaşırdık...

Her bölümde elli altmış tane figüran telef oluyor. Eee, tabi o telef olan figüranları da bir öteki bölümde tekrar canlandırıp tekrar öldüremiyorsunuz... Seyirci hemen anlıyor, sosyal medyadan bizi mesaj yağmuruna tutuyorlar... Gerçi Allah var, figüranlarımızın hepsi kaliteli işin ehli adamlar, iyi de ölüyorlar, öleceksin bu bölümde dedin mi...

Bazende kapris üstüne kapris yapıyorlar... Hemen yönetmenin, senaryo yazarının yanına gelip ''Ağabey beni bu bölümde öldürmesen, bir iki bölüm daha görünsem, kız arkadaşım da izlesin iki üç bölüm.'' deyip, aradan sıyrılmaya çalışanları da oluyor... O da olmuyor tabi ki haliyle... ''Senaryoya göre gitmek zorundayız kardeşim'' diyor, zar zor laf anlatıyoruz...

Devamını Oku