Ahmet Zeytinci Şiirleri - Şair Ahmet Zey ...

Ahmet Zeytinci

Pano da büyük kocaman bir reklam ''Muhterem Sami Fakılıgiloğlu'nun Beklenen Kitabı Tren Kaçmadan Koşun Peşinden ve Hemen Atlayın Çıktı.'' Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı... Tanıyor muydum muhterem beyefendi Muhterem Sami Fakılıgiloğlu'nu... Evet, evet kitapçıları gezerken bir kaç kitabı gözüme takılmıştı, çok da ilgimi çeken konularda yazmıyordu Muhterem beyefendi, tabi ki bu da onun muhteremliğinden bir şey eksiltmeyecektir hali hazırda...

Kafamda bir sürü sorular o büyük meydanda ki panonun önünde reklamı inceliyorum. Altında fiyatı da yazıyor tamı tamına otuz iki lira elli kuruş. Hmmm, pahalı da bir kitap... Beş on gün sonra iyi satarsa korsanı da çıkar amma, ben korsana karşı olduğum için hayatta korsandan gidip de kitabını almam. Bizim bildiğimizi eski devirlerde gemi korsanları vardı, onlarda tarih sahnesinde çekileli yüz yıllar oldu neredeyse...

İnsan kendi de bir şeyler karalıyor ise haliyle kendi hangi edebi türde yazıyorsa daha çok o konuları seçiyor kitap alırken. Bendeniz de öyle yapıyorum. Kitap ile ilgili bir sürü soru kafamda ''Acaba kimler kimler heyecan ile bekliyordu bu kitabı?'' Öyle ya birileri bekliyor ki afişte ''Beklenen Kitap'' diye bir ifade var. ''Sonra ne kadar zamandır bekliyorlardı?'' beklemek dediğiniz zaman ucu açık bir ifade... Hemen yanımda bir zarif bayan o da afişe bakıyor. Yanaşırım terbiyeli bir şekilde ''Hanımefendi siz de bekliyor muydunuz?'' kadın biraz şaşırır. ''Size ne efendim beklerim beklemem, hem biraz sonra gelecek benim beklediğim, kendisi de kikbokscudur, söylersem un ufak eder sizi.'' Hay Allah yanlış mı anlaşıldım acaba? ''Yok hanımefendi ben onu demiyorum, afişte ki kitabı bekliyor muydunuz.?'' Hanım yine şaşırır. '' Yok be anam ne kitabı ben son kitabı ilkokul bir de okumuştum o da Cin Ali miydi Cin Veli miydi öyle bir şeydi işte.'' Anlamış gibi başımı salladım...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Belki bir çocuk geçer de dükkanın önünden
şu çekmecede ki
küçük çikolatalardan bir iki
ellerine tutuştururum
yanağından hafifçe makas aldıktan sonra...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Çocukluğumuz buralarda geçti
Yüreğimize ilk ateş
Bu daracık sokaklarda düştü...

Belki eski bir dosta rastlarım diye
adımlıyorum kaldırımları

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yolda yürürken tam karşıdan da O geliyordu ''Vaaaaaaay.'' diye cümleyi uzatarak ve kollarını da ardına kadar açarak... Ben de salak değilim ya, kayıtsız kalır mıyım? Onun vaaaylarından daha uzun olmalı benim vaaaaaaaaaylarım! Vaaaaaaaaaay!


- Neredesin oğlum kaç zamandır sen yahu?
- Sorma Abi sorma.
- Sormadım ama sen yine de anlat bakalım hele...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Hiç uykularınız kaçtı mı
Irak da Filistin de
çocuklar tanklarla ezilirken
ya da
Çeçenistan da kadınlara tecavüz edilip
ruhları parçalanırken...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Öyle bir zaman
ve yaşanmamış güzellikler için
sabır yolunda verilen güç
hüznümüze değer belki bir gün belki suç
yine de yazacağız yaşadıklarımızı
belki de yaşayamadıklarımızı...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Ben bu tavla oyununu oldum olası sevmem, bilirim de oynamam, oynarım da her seferinde yenilirim, iyi bir tavlacı olmadığım şüphe götürmez bir gerçektir. Oynuyorsam da şayet birisi ile matrak olsun diye veya kızdırmacasına oynarım, maksat muhabbet olsun yani sizin anlayacağınız.


Yaz günü dükkânın önünde oturmuşuz bir iki arkadaş pinekliyoruz, sinekleri sayıyoruz, bitiyor, başa dönüyor bir daha sayıyoruz, ikindi vakitleri... Kadim dostlarımdan kalfa İsmail pat koltuğunun altına almış tavlayı, geldi dikildi karşıma ''Ağabey var mısın bir tavlaya en gelelisinden ve de iki mars bir terslisinden'' Hava sıcak mı sıcak İsmail'de iyi oynar bilirim ama işin ucunda şamata gırgır var '' Varım İsmail senden korkan senin gibi olsun aslanım'' tabureyi koyduk üstüne de tavlayı biz de birer tabure çektik, o arada mahalle sakinlerinden bir kaç kişide başımıza toplandı, kimi İsmail'i destekliyor, kimi beni, veletler kırdıracaklar birbirimize bizi. Neyse İsmail salladı zarları, elini de biraz sertçe göğsüne vurdu ''Hadi aslanım kemik otuz sene ben sana hizmet ettim bir kere de sen bana hizmet et'' dedi fırlattı zarları sebai dü, yani neymiş Türkçesi üç iki, döndüm İsmail'e ''Oğlum adını koyalım bari İsmail şunun'' dedim o da ''Tamam ağabey nasıl istersen lokantada mükellef bir öğlen yemeğine'' döndüm biraz çamura yatayım dedim ''Ben kazanırsam İskender yerim sen kazanırsan tavuk döner'' İsmail yemedi tabi numaramı ''Hep aynı yerden yeriz ağabey'' dedi ben de ''Tamam arkadaş espri yaptım zaten'' deyiverdim.


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci


Allah’ım ya rabbim bu magazin, pardon mag/hazin programlarına bayılıyorum. Hatta bayılmakla da kalmıyor bayıldıktan sonra ayılmaya çalışıyorum, ayılamıyorum. Düşünün yani o kadar fazla bayılmışım...

Sanatçı müsved... pardon sanatçılar layk mayk almaya bayılıyorlar sosyal medyada... Tamam da o laykı alıp da nerelere gideceksin be ablam? Hayır aldın laykı diyelim sonrasında o laykları korumak bir şekilde saklamak biriktirmek de lazım. Sonrasında bozdurur bozdurur harcarsınız. Layk bu öyle kolay alınır mı?

Ben niye alamıyorum arkadaş layk mayk yahu! Demek ki bu layklar çok pahalı ya da çok gizli verilip, alınıyor, aklıma da başka bir şey gelmiyor. Peşin mi alınır kredi kartı ile mi alınır bu layklar? Bankadan layk kredisi çeksek olmadı, ha bir de bankalarda layk kredisi diye de bir kredi var mı, yok mu? Bunu da bir araştırmam lazım...

Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

KPKYDÖ örgütüne ben de girdim sonunda... Bu KPKYDÖ de nedir, ne ayak, dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yasadışı bir örgüt mü yoksa bu? Olur ya sağımız solumuz her tarafımız yasa dışı terör örgütleri ile dolu... Durun Canım, hemen acele etmeyin açıklayayım KPKYDÖ örgütünün ne olduğunu. Bu örgütün açılımı Kapuska, Pırasa, Karnabahar Yemeyenler Dayanışma Örgütü... Siz yoksa bunu bölücü bir örgüt mü zannetmiştiniz? Evet biz de bölüyoruz ama, yemek yerken sadece ekmekleri...


Ta çocukluğumuzdan beri, bir çok çocuk gibi, biz de kapuska, pırasa ve karnabaharı sevmedik... İyi mi ettik kötü mü ettik orası sonra çıkar ortaya... Kapuska, karnabahar ve pırasalar da herhalde bize biraz küsmüşlerdir... Çok da umurumuzdaydı... Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış derler...


Devamını Oku
Ahmet Zeytinci

Yıllar yılı esnaflık yaptık. Çok şükür kendi işimizden emekli olduk, olmaya da yine de ailemizi geçindirmek için harala gürele çalışıyoruz. Daha doğrusu bu şartlarda çalışmaya çabalıyoruz. Çalışmaya çabalamasak da aç kalırız billahi... Aç kaldığımız gibi açıkta da kalırız. Sonrada kimselere ''Açıkta bir şey mi gördün hemşehrim?''deme hakkını kazanırız. Aman böyle bir duruma düşmeyelim keşke...


Meslek ayakkabıcılık olunca, eş, dost, arkadaş, akraba, arkadaşın arkadaşı, dostun dostu çevresi de haliyle bayağı geniş. Toplasan bir bölük, bir tabur hatta alay bile olurlar... Eeee o kadar popülaritemizde olsun artık canım. Kıskanmayın siz de... Sizin de vardır bir dolu akrabanız, eşiniz dostunuz... Ben size bir şey diyor muyum?


Devamını Oku