Bir yoldayım...
Sisli bir hava...
Bir şey arıyorum,
Ne olduğunu bilmiyorum.
Bilmiyorken de arıyorum...
Elimde hissediyorum bir sıcaklık...
Can dökmüş yollarıma,
Nasıl basıp geçeyim?
Çiçekten farksız mıdır,
Hemen vazgeçeyim?
İsterim ki bir an olsun,
Şu çöl diyarında,
Yalansız,
Dürüstlük timsali bir sevme biçimi…
Masumluk kahvehanesinde oturan,
Şekersiz içen;
Aşkın, zaten şeker gerektirmeyen şerbetli çayını…
Gecenin yarısı farkındayım,
Ne Ay'dan bahsedeceğim ne de senden.
Duygular tekneden aşağı sallanmış,
Suya karışmış gibi.
Bomboş; anlamını anlamlandıramadığım,
Bir rüya gibi.
Uyu bakalım,
Dargın güzel.
Sen ki;
Varlığına şükrettiğim,
En sevdiğim nefessin.
Yetmeye çalışma bana.
Yarını düşlüyorum.
Sonra öbür günü,
Ve inanmazsın öbür günü.
Ne yapmalıyım?
Çekip gitmeli miyim bu masadan?
Ya da direkt masada mı kırmalıyım,
Sana bakıyorum rahatsız olma ama,
Saçların uzamaya başlamış.
Yine döner misin acaba kısaya?
Bütün kırgınlıklarının buluştuğu kırıkların,
Yine kesilmeye mahkumlar mı yoksa?
Kes at beni saçlarından,
Bir rögar kapağı.
Dışarı aksetmesin kendini diye pislikler,
Gönlümün üstünde bir rögar kapağı.
İsterse çirkin de görebilirmiş insan güzelin aksine.
Fakat her ikisinden de bir fayda görmez,
Suskun bir biçimde konuştuğuyla kalırmış,
Hayal kurmak ne güzel şey.
Yaşamanın yarısı bu çabanın içinde.
Olmayanların oluşunu hissetmeye çalışmak.
Olmayan bir el ellerinde,
Olan bir el olmayan bir saçın arasında
Ve olmayan bir göz gözlerinde...
Herkesle kavgalı
Dünyayla kavgalı bir adam...
Ne verebilir bir kadına?
Kendini bile düşünmeyi unutmuş bir kadın...
Ne verebilir bir adama?
Cepten yemek bir yere kadar değil mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!